1 Temmuz 2011

Gerçek ucubeler dalaşıyor...



İnsanoğlu böyledir,çıkarlarına ters düşüldü mü birbirlerini yemeye başlarlar,Birbirinin değirmenine su taşıyan bu muhteşem ikili ne oldu da şimdi mahkemelerde hesaplaşır oldular,aşağıdaki Taraf gazetesine ait belgeyi 2009 yılında diğer sayfalarımda paylaşmıştım,AKP nin bu gazeteyi kendi amaçlarına hizmet etmesi için Devletin kasasından nasıl desteklendiğinin bir ispatı idi.

Şimdi aşağıda Ahmet Altan'nın mahkemedeki savunmasını okuyacaksınız,ama şaşırmayın,bu iki yüzlülüğün bir resmidir,aman dilemekle aba altından sopa göstermek gibi,önce Şeytanı bir Melek göstereceksiniz sonra çıkar muslukları kısılınca Şeytanı yeniden tarif edeceksiniz,şimdi adama sormazlar mı daha önceleri nerelerdeydin diye,günahına girdiğiniz bunca masum insanın ahı elbette çıkacaktır,Melekle Şeytan arasında mekik dokurken gerçek ucubeleri halktan saklamanın bir bedeli olmalı değil mi..


Bu papazın ve akp nin gerçek yüzünü görün 
BU BELGE GÜNDEMİ SARSACAK
Tarih 15 Ocak 2007…


Alkım Basım Yayın Dağıtım Ticaret Ltd. Şirketi’nin hazineye yaptığı başvuru kabul ediliyor. Şirket, yapacağı yeni yatırımlar için hazineden teşvik alıyor.

Ne kadar mı?

Tam 3 trilyon 653 milyar 543 milyon Eski Türk Lirası.

Yani günümüzün parası ile yaklaşık 4 milyon TL.

Ne için alıyor Alkım Yayınları bu teşviki?

İthalat mı yapıyor? İhracat mı yapıyor?

Hayır, hiçbiri için değil.

Yeni yatırım yaptığı için.

Ne yatırımı?

Alkım Basım Yayın Dağıtım Ticaret Ltd. Şirketi’nin yaptığı özel bir tesis için bu yardım alınıyor.

Ne tesisi belirtilmiyor.

Ancak 85530 No’lu teşvik belgesinde tesiste nelerin olacağı belirtiliyor:

“120 KİŞİLİK Okuma Bölümleri,

48 KİŞİLİK Okuma Tiyatrosu,

72 KİŞİLİK Seminer Salonu, Sergi Salonu

3 ADET Çalışma Odası

5 ADET Aktivite Odası”

Bu kadar da değil, bu yeni tesiste tam 100 kişi istihdam edilecek.

100 kişinin çalışacağı bu dev tesis ne olabilir?

Herkesin merak ettiği dev tesis için şirketin verdiği adres “Mühürdar Caddesi no.60 Kadıköy/İstanbul”.

Peki, daha önce Alkım Kitabevi’nin olduğu bu adreste yeni olarak ne kuruluyor?

Teşvikten tam 10 ay sonra, 15 Kasım 2007 tarihinde Taraf Gazetesi kuruluyor.

Bir kısım medya vergi cezaları ile baskı altına alınırken, Taraf’ın kuruluşu öncesinde Alkım Basım Yayın Dağıtım Ticaret Ltd. Şirketi’ne can suyu hazine tarafından veriliyor.

Taraf Gazetesi, aldığı siyasi destek, basıldığı matbaa, yapılan dağıtım, yandaş şirketler tarafından verilen yardımlar dışında ilk desteğini hazineden alıyor.

Kısacası Taraf, AKP’nin kucağına doğuyor.


İşte olay yaratacak o belge:







 Sanırım Türk Silahlı Kuvvetlerine saldırının, ABD nin BOP Eş başkanı olduğunu 31 kez itiraf eden RTE ve Hükümet tarafından yürütüldüğünü bu belge anlatıyordur.




Kars'daki heykelin yıktırılması ile ilgili olarak yazdığı "Kof Kabadayılı yazısından dolayı RTE tarafından mahkemeye verilen Ahmet Altan'ın dün ki mahkemedeki savunması :

*Sayın Yargıç, Beni buraya, hapse atılmamı isteyerek gönderen adam, bu ülkeye çok yararlı hizmetleri olmuş, değerli bir adamdır.
 *Kendisi de sıkıntı çekmiş, yargılanmış, hapis yatmış biridir.
*Benim hapsedilmemi isteyen adam, bu ülkenin başbakanıdır. 
*Çeşitli acılar, zulümler, düşmanlıklar, yenilgiler görmüş, hepsinin
altından kalkabilmiş bir adamdır.*
 *Ne yazık ki yenilgiler karşısında güçlü duran nice insan, zaferlerin
ağırlığını taşıyamamış, sarsılmış, yolunu şaşırmış ve kendi galibiyetiyle yaralanmıştır.
*Benim hapsedilmemi isteyen bir zamanların mahkumu, şimdi'nin başbakanı da kendi galibiyetinin yaralarını taşıyor bugün.
 *Bir zamanlar şiir okuduğu için sistemin efendileri tarafından hapsedilmiş bir kurbanın, kendisi iktidara geldiğinde yazarların hapsedilmesini isteyen birine dönüşmesi, o adamın geçtiği yollarda yaşadığı yenilgilerden değil,zaferlerden dolayı yolunu şaşırdığını gösterir.
*Bugün bu gerçek, bu davanın kendisinden de, benim hapsedilmemden de daha büyük bir önem taşıyor, çünkü bu başbakan yeni bir zafer kazanmaya hazırlanıyor.
*Taşımakta zorlanacağı yeni bir zaferi daha olacak.
*Ben, bunun bedelini, başta kendisi olmak üzere bütün ülkenin ödemesinden çekindiğim için kendisini uyarmak istedim. 
*Bugün benim burada yazdığım bir yazıdan dolayı sanık sandalyesinde oturmama yol açan mesele, başbakanın bir heykel hakkındaki haksız, yersiz, haddini fevkalade aşan bir hüküm vermesiyle başladı.
*Kars'taki bir heykele "ucube" diyerek yıkılmasını istedi.
*Kendisi hakkında yazılmış bir yazı karşısında gösterdiği tepki, o yazıyı yazanın hapsedilmesini istemek olacak kadar kendisini önemseyen biri, bir başkasının eseri hakkında bu kadar rahatça aşağılayıcı sözcükler kullanabiliyorsa ve bunu doğal buluyorsa, o adam kendisini kutsallaştırmaya, başkalarını ise saygıyı hak etmeyen insanlar olarak görmeye başlamış emektir.
 *Ölçüleri böylesine şaşmış biri başbakansa, bu ölçü şaşırması herkes için bir sorun anlamına gelir.
*Ülkemiz çirkin heykellerle, çirkin binalarla dolu, şehir meydanlarında
fevkalade kötü yapılmış Atatürk heykelleri, her yanda inançlı insanların da yakınmasına neden olan estetik yoksunu camiler var.
Başbakan, çirkin bulduğu herhangi bir Atatürk heykeline ya da camiye "ucube" diyebilir mi, onları yıktırtabilir mi, cesareti buna yeter mi? onlara dokunamayan birinin sahipsiz bir heykeltıraşın heykelini aşağılayarak yıktırtması nasıl tarif edilebilir? İçi boş gösterişçi bir yiğitlik, kof bir kabadayılıktır bu, kolay bir hedef seçip onun üzerinden çıkar sağlamaktır.
*Ayıplanması, kınanması, eleştirilmesi gereken bir davranıştır.*

 *Bir başbakan "beğenmedim" diyerek bir heykeli nasıl yıktırır? Hangi hakla
 yıktırır? Allah muhafaza bu başbakan roman okumaya başlarsa ne olacak, bir düşünün.
*Başbakan beğenmediği için Madam Bovary'i, kocasını aldatan bir kadını anlattığı için Anna Karenina'yı meydanlarda mı yakacağız? Sokaklarda henüz kitap yakmamayı, başbakanın roman okumamasına mı borçlu olacağız? Başbakan kendini her türlü eser hakkında hüküm verecek kadar yetkin ve beğenmediği
 her şeyi yok ettirecek kadar güçlü görüyorsa, Türkiye'de bütün sanat
 eserlerinin kaderi başbakanın iki dudağı arasına mı sıkışacak? Buna itiraz etmeyecek miyiz? Buna isyan etmeyecek miyiz? Boyun mu  böyle bir hoyratlığa? Kendini tek merci olarak gören biri mi belirleyecek bütün sanatçıların ve eserlerinin kaderini? Ben bunu kabul etmem
  *Bunu kabul edeceksin, sineye çekeceksin, buna öfkelenmeyeceksin, karşı çıkmayacaksın diyerek beni hapisle tehdit eden başbakanla savcı, korkutmak için kendilerine başkasını bulsunlar.

*Onların gücü yetmez beni korkutmaya.
*Ben bu ülkede kimsenin kaderi, bir insanın iki dudağı arasına sıkışmasın istiyorum, ben bu ülkede herkesin özgür olmasını, fikirlerini söylemesini, ibadetini yapabilmesini, eserlerini yaratabilmesini, dilini konuşabilmesini,istediği gibi giyinip, istediği gibi fikirlerini söyleyebilmesini savunuyorum.
*Başbakan neyi savunuyor? Bir heykeli tek emirle yıktırabilen biri neyi
savunabilir? Heykeli yıktırılan heykeltıraşı kim savunacak bu ülkede, kim ona sahip çıkacak, kim adalet isteyecek, kim güçsüz birinin gadre uğramasına engel olacak? Bir zamanlar bu soruların cevabı olarak bu ülkede çok insan bu başbakanın adını söylüyordu, bugün bunu söylemek çok zor.
*Referandumu öylesine büyük bir zafer kazandı ki başbakan, omuzları o zaferin ağırlığını taşımaya yetmedi.

*Aradan daha altı ay geçmeden heykelleri yıktırtmaya başladı.*
*Eskiden durduğu yerden öylesine savruldu ki bu insan, bütün dindarlığına,bütün inancına, yaptığı bütün dini vurgulara rağmen bugün Hazreti Muhammed'in bir hadisi söylendiğinde bunu hakaret olarak kabul ediyor.*Bir hadisten gocunan dindar Müslüman, ne o hadisten, ne o hadisi söyleyenden kuşku duymalı.
*O insanın kuşku duyacağı tek varlık, kendisidir.
*Başbakan bunu bile fark edemiyor artık.
*O dindar başbakanın hakkımda yazdırdığı iddianamede, aleyhime delil olarak peygamberin bir sözünü söylemem gösteriliyor.
*Kendi zaferiyle yaralanmak budur işte.
*Gücünü öyle yanlış kullanırsın ki sonunda peygamberinin sözü sana hakaret gibi gözükmeye başlar
*Peygamberinin sözünden korkan, peygamberinin sözünden gocunan dindar biri,bir ülkeyi yönetmekten ziyade trajik bir romana başkahraman olmaya daha uygundur.
*Acıklıdır durumu çünkü ve bu acıklılık, güçle, iktidarla birleştiğinde ortaya çok tehlikeli biri çıkar.
*Ben, bu ülkenin tarihi liderlerinden biri olabilecek bir insanı, kendi varlığını, düşüncelerini, inançlarını yok sayan bir zafer yorgunu olmaktan kurtarabilmek, kişisel bir trajedinin ülkenin bütününe yayılmasını engelleyecek bir uyarıda bulunabilmek için yazdım o yazıları.
*Hakaret etmedim.
*Başbakanın bana karşı kullanmaya kalktığı hırpalayıcı dili, yazdıklarımı daha iyi kavrayabilsin diye ona karşı kullandım.
*Ama tarihi bir lider olmakla bir trajedi kahramanı olmak arasında sallanan bu başbakan, her şeyin sadece kendisine mübah olduğunu sandığından, bunun hakaret olarak görülüp cezalandırılmasını istedi.
*Sayın Yargıç, Vereceğiniz karar benimle ilgili olmayacak.
*Siz bu ülkenin hukukunun, keyfi davranışlara, gücün hoyratça
kullanılmasına, güçsüzlerin ezilmesine cevaz verip vermediğine karar
vereceksiniz.

*Beni mahkum ederseniz, başbakan daha çok heykel yıktırır.
*Mahkum etmezseniz belki hata yaptığını fark eder.Bunu fark ederse, hem bu ülke, hem de kendisi kazanır.
*Ben, kendi zaferlerinin ağırlığıyla yolunu şaşırmış bu başbakana yardım etmenizi isterim.

2 yorum:

  1. Adsız1/7/11

    Gülsen Varol Demişki: http://albumdekiler.blogspot.com

    DÖNEKLER DÖNMEYE VE DOMALMAYA ALIŞIKTIR SEVGİLİ TUFAN... BU GÜNAHIM KADAR SEVMEDİĞİM, HENÜZ TARAF OLDUĞUNUN BİLE FARKINDA OLMAYAN SÖZDE TARAFSIZIN BABASI DA BÖYE İDİ... ZAMANIN AZILI SOLCULARINDAN AHKAM KESEN VE TOPLUMU ATEŞLEYEN YAZILAR YAZARKEN BİRDEN İSTİKAMET DEĞİŞTİRİP ALLAHA ŞÜKR ETMEYE BAŞLADI..

    SOY ÇEKER BOK KOKAR! KİMİ ÜNİVERSİTEDE BEYİN YIKAMAYA DEVAM EDEN CEMAATÇİ UŞAĞI OLUR KİMİ EVİNDE BİR GENÇ BEDENİ ÖLÜME TERK EDER..

    DİLERİM İÇERİ TIKARLAR... AMA BİLESİN Kİ, BU DA SAHNELENEN BİR OYUNUN SADECE BİR PERDESİ.. VE ABA ALTINDAN GÖSTERİLEN SOPA..

    YanıtlaSil