8 Temmuz 2011

Rothschild ailesi ve kirli çıkar ilişkileri..

Bunca karmaşık ilişki tahribata önce beyinden başlar.


Bu Dünyanın gerçek teröristlerini karanlıklarda dağlarda aramayın, cadde ve sokaklarda da göremezsiniz, çünkü onlar şehrin yüksek binalarının en üst katlarında binlerce dolarlık takım elbiseleriyle tepeden hep sizi izlerler.

Bu Dünyada hangi taşı kaldırsanız altından yahudi Rothschild ailesi çıkıyor, nerede bir savaş, nerede bir ayaklanma var yahudi Rothschild ailesi orada, nerede kan ve göz yaşı var yine onlar, amaçları ve çıkarları uğruna ülkeleri çökertmekten hiç çekinmezler insan hayatının hiç bir değeri yoktur, binlerce,milyonlarca insanı gözlerini kırpmadan ölüme sürüklediler ve sürüklerler, hala bu kirli oyunlarını Dünyanın her bölgesinde sürdürmekteler tüm suikast ve darbelerde onların izini görebilirsiniz.


Hitler gibi rütbesiz bir askerden Dünyayı titreten bir diktatör yaratabiliyorlarsa, Fransa ve İngiltere'yi savaştırıp çeşitli manipülasyonlarla ingiliz merkez bankasına sahip olabiliyorlarsa, çıkarlarına ve amaçlarına ters düşen Kennedy'e suikast düzenleyip Amerikanın tarihini değiştirebiliyorlarsa bunlardan korkmayan taş olur.




Aile işaretinin üstünde bulunan yazı tıpkı illuminati ve masonik derneklerde olduğu gibi Ordo ab chao ( kaostan gelen düzen) 'dir.

Filistin topraklarının osmanlıdan alınmasından sonra seksenli yıllara kadar Türkiye'de pek faaliyet göstertmemişlerdi, Kenan evrenin Amerika seyahatinde darbe emrini alıp ülkeye dönmesine kadar.

12 Eylül darbesinden sonra yapılan ilk genel seçimde emekli Orgeneral Turgut Sunalp kurduğu Milliyetçi Demokrasi Partisi ile seçimi kazanacak en büyük aday olarak gösteriliyordu, Anavatan partisini kuran Turgut özal 400 milletvekilinin 211 rini alarak büyük bir sürprizle seçimi kazanmıştı, Borzenski sülalesinden gelen Polonya asıllı emekli orgeneral Turgut Sunalp! büyük bir şok içindeyken muhafazakar bir islamcı olduğu bilinen Turgut Özal tek başına hükümet olmanın zaferini yaşıyordu, bir röportajından okumuştum Devlet planlama teşkilatında görevli iken ülkemize gelen Amerikalı misafirleri ağılamakla görevlendirilirmiş, ve Özalın en keyif aldığı şey o misafirleri randevu evine götürüp eğlendirmek olurmuş, her şeyin bir bedeli olmalı değil mi, basit ama gerçek.

Birde şu detayı göz önünde bulundurmanızı isterim,Nazi Almanyasında fırınlarda ve gaz odalarında öldürülenlerin büyük bir çoğunluğunun yahudi olduğunu sanırız ama asıl gerçek büyük çoğunluğun Polonyalı göçmenler olduğu gerçeğidir, Turgut Sunalp paşanın seçimi kaybetmesinde Polonya asıllı olmasının rolü var mıdır?

Bu ülkede seçimler,anketler her şey bir dalavereden ibarettir, Dünyayı yöneten yahudi ailesi Rotschıld lerin hizmetini kim yaparsa seçimi her zaman o kazanır,senin benim onun sandığa gitmesi sadece bir gösteriden ibarettir, Rotschıld lerin hükmettiği tüm ülkelerde sistem aynı şekilde işler her seçime % 25 önde başlarlar ve sizin onları yenmeniz mümkün değildir, bu gün siyasi hayata hükmedenler, Soroz'dan maaş alan satılık kalemler,danışman maskesiyle ortalıkta gezinenlerin tümüne yakını ya Rotschild lerin yada onlara bağlı kuruluşların burslarıyla eğitilmişlerdir.

Başbakanlara ekonomi danışmanlığı yapan Dr. Yılmaz Argüden Rotschıld Türkiye'nin yönetim kurulu başkanlığına getirildi, Türk telekomun özelleştirilmesinde, GSM  şirketlerinin satılmasında, bankalarımızın yabancılara devredilmesinde nedense hep  Rothschild çıkıyor karşımıza, AKP nin ve dolayası ile Recep Tayyip erdoğan'nın bu sıcak yahudi ilişkisi nereden geliyor.


AKP Genel merkez binası süslemeleri

İngiliz Parlamento'sunun yer aldığı Westminster Sarayı'nın lobi zemini


AKP'nin genel merkez binasının dış cephesine ve zeminlerine yerleştirdiği yıldız, İslam sanatında 'denge ve adalet'i temsil ediyormuş vede Selçuklu süslemeleriymiş, Başbakan böyle söylüyor. peki neden 10 adet yıldız, sanki on emiri çağrıştırıyor gibi, ve İngilizler Selçuklu süslemelerine çok mu düşkünler ki parlamento binalarının zeminine aynı yıldızı yerleştirmişler, Ayasofya'nın üst katının tavanında aynı süslemeyi görüyoruz, 532-537 yılları arasında inşa edilen ayasofya 1075-1308 tarihleri arasında Anadolu'da hüküm süren müslüman bir Türk devleti Selçuklulardan nasıl esinlenmiş olabilir,bu bana inandırıcı gelmiyor.

Selçuklu kültür ve sanatının temel figürlerinden biri olan sekiz köşeli yıldızın Ortadoğu’da bulunan eski medeniyetlerde ve İslam dünyasında yaygın olarak kullanıldığı, sayı biliminde 8’in cenneti anlatan bir sembol olduğunu belirtiliyor Erdoğan.
1. Dâri-celal 2. Dâri-karar 3. Dâri-selam 4. Cennetül huld 5. Cennetül mevâ 6. Cennetül adn
7. Cennetül firdevs 8. Cennetü naim.


Öyleyse neden ayaklar altında bu kutsal işaret, yalan yalanı doğurur ve yalanın içinde boğulur kalırsınız.
 


Peki tüm bu işaretlerin ve sembollerin birbiriyle çakışması bir tesadüf mü,yoksa çok kurnazca hazırlanmış bir senaryonun belirtileri mi?


Prof.Dr. Kerem Doksat hoca cihaner olayını şöyle açıklamış:
Savcı Cihaner’i apar topar aldılar, adliye bastılar, evini aradılar. Günlerdir gelişen olaylar zinciri neticesinde “devlet krizi” bile çıktı. Konuyu ve gelişmeleri az çok herkes bildiği için bu kısımlara çok girmeyeceğim.Peki, asıl neden neydi?
Gerçekten başsavcı bir cemaat yapılanması hakkında yürüttüğü araştırma nedeniyle mi cezalandırılıyordu?


Hayır, gerçekler şunlar:
AKP, olayın cemaat üzerine giden bir başsavcının kendileri tarafından cezalandırılıyormuş görüntüsünden memnun.
AKP, olayın Ergenekon davası vs. konularla ilişkilendirilmesinden ve siyasi bir olaya dönüşmesinden memnun. Bu sayede konunun aslı hiç araştırılmıyor, çünkü tribünler dolu, herkes maça odaklanmış durumda.

AKP, olayın bir yüksek yargı çatışmasına dönüşmesinden memnun,çünkü AKP-Asker, AKP-Yargı, AKP-Adını Sen Söyle tartışmalarının hepsinde mağdur, mazlum rolünü kimselere kaptırmıyor, bu süreçlerde basın yoluyla sürekli kurumlar yıpratılıyor.

Olayın gerçek sebebi ne olabilir?
Erzincan altın, gümüş ve diğer değerli metal varlıkları açısından çok zengin bir bölge. Sadece altın rezervinin ilk yapılan çalışmalarda bugünkü değerle 3 milyar Dolar (yaklaşık 80 ton) olduğu söyleniyor,bu rakam uzmanlara göre ancak devede kulak.
Erzincan’ın İliç ilçesinde altın madeni ruhsatı alan şirket tahmin edin kim?
Sürpriz yok:
Çalık Maden.
Hani Holding’in genel müdürü var ya, Başbakan’ın damadı. İşte o şirket.
Ortağı kim?
Sürpriz yok:
Anatolia Minerals.
İsmi Anatolia Minerals ama bir Kanada şirketi. İlginç değil mi? Kanada şirketinin adı Anadolu Madencilik.
Ortakları kim dersek yine sürpriz yok, Ahmet Çalık,artık Türkiye’de her taşın altında aynı ismi görmek mümkün.
Çalık Holding’in maden konusundaki stratejik ortağı Ahmet Çalık’ın da “member of board’da” olduğu AMDL grubu. AMDL’nin açılımı Anatolian Minerals Development Limited.
Kim bu AMDL diye sorarsak karşımıza yine sürpriz olmayan bir global şirket çıkıyor:
Rio Tinto.
Rio Tinto ismi yabancı değil, dünyada daha çok çevre katili olarak anılıyor. Kısaca Rio Tinto, 200 milyar Dolarlık bir şirket, yaklaşık yarısının sahibi Birleşik Krallık asıllı.
Ayrıca, geçtiğimiz yıl Çin’de bu şirketin 5 yetkilisi fesat ve casusluk suçlamasıyla (corruption and espionage) tutuklandı.
Rio Tinto’nun büyük hissedarı Rothschild Ailesi. İşte bu da hiç sürpriz değil.


Başka nedenlere bakalım,Geçen günlerde medyada ilginç bir haber yer almıştı  "Sermayesinin savaşlar ve kan olduğu bilinen, servetinin bugün trilyonlarca dolar olduğu tahmin edilen Rothschild hanedanlığı, gözünü İstanbul’a dikti! İDO ve İGDAŞ başta olmak üzere belediye şirketlerini satın almak için dünyaca ünlü Yahudi para baronlarından Rothschild ailesinin Türkiye yönetim kurulu başkanı Dr. Yılmaz Argüden kapıyı çaldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait şirketlerin satışıyla ilgilenen Rothschild’ler ve Yahudi düşünce kuruluşlarının temsilcileri randevu talep etti."

"Kanal İstanbul" projesi de İstanbul’u üç dinin merkezi haline getirmeyi öngören 1948 tarihli Thornburg raporunda öngörülen kamulaştırmaların yapılamamasından dolayı ortaya atılmıştır, bu proje, dönemin masonları tarafından gündeme getirilmişti ama sonra rafa kaldırılmıştı.

Kanal İstanbul projesi, mason localarında pişirilmiş sonra da Başbakanlığa servis edilmiş bir yahudi projesidir!

Rothschild ve dolayısıyla Amerika’nın Tayyip Erdoğan’ı, Tayyip Erdoğan’ın Amerika’yı keşfetmesi karşılıklıydı. Nisan 1995’te Amerika’ya giden Tayyip Erdoğan’ın Amerika ziyaretleri, Kasım 1996 da, Aralık 1996’da ve sonraki yıllarda devam etti.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu sırada aldığı 10 ay hapis cezası 27 Eylül 1998’de onanan Tayyip Erdoğan’ı, hemen ertesi gün ziyaret eden Amerika İstanbul Başkonsolosu Carolyn Huggins, "Bu tür gelişmeler Türkiye demokrasisi üzerindeki güveni azaltır" diyerek Tayyip Erdoğan’ın arkasındaki Amerikan desteğini ilan etmişti.

Aynı konuda Amerika Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü James Rubin de aynı mesajı vermişti. Ve ilginç bir rastlantı olarak, Tayyip Erdoğan, 26 Mart 1998’de cezaevine girmeden hemen önce yine Amerika’daydı, Tayyip Erdoğan'ın şiir okuduğu için hapse atılması mağdur edebiyatının başlangıç komplosu muydu acaba?

Tayyip Erdoğan- Rafael Sadi ikilisi Kasımpaşa'dan ilkokul ve mahalle arkadaşıdır, Rafael Sadi 19 yıldır İsrail'de yaşayan Türkiye kökenli bir musevi, gelin görün ki İsrail'de doğup büyümüş bir yahudiden daha fanatiktir, İsrail'in kanlı-kansız bütün eylemlerini militanca savunur, İsrail devletine toz kondurmaz. 
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın ziyaretleri başta olmak üzere özellikle Türkiye'den İsrail'e yapılan üst düzey ziyaretleri "gazeteci" sıfatıyla yakından izler, pos bıyıkları, iri göbeği ve ağzından düşürmediği sokak argosu ile yolda görseniz tipik bir Türk esnafı zannedersiniz, Oda tv ye yapılan baskında onun rolü ne idi acaba?


Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Sosyalist Grup Başkanı Andreas Gross, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, kendisine  "Artık Anayasa’nın ilk üç maddesi gibi Türklüğe vurgu yapan maddelere ihtiyaç duyulmadığını" ve bu maddelerin "ileride olmayacağını" söylediğini açıkladı, Başbakan BOP eş başkanı olduğunu göğsünü gere gere açıklarken Anayasayı değiştirmek adına bu tavizleri mi vermişti?






Tabi ki tanırsın,çünkü emir büyük yerden,hem insan yol arkadaşını tanımaz mı?


Biz değil miydik  Kuzey Irak’ta "kırmızı çizgiler" ilan eden.
Biz değil miydik “Kerkük’e, Musul’a Kürt peşmergeler giremez” diye naralar atan.
Biz değil miydik “Irak’a asker gönderip göndermeyeceğimiz konusunda muhatabımız Kuzey Irak’taki aşiret liderleri değil, Amerika Birleşik Devletleri’dir” diye konuşan.

Geriye dönüp bakın bakalım.    

Kimin dediği olmuş bugüne kadar. Türkiye Cumhuriyeti Hükumeti’nin mi yoksa daha devlet kavramına bile aşina olmayan iki tane Kürt aşiret reisinin mi? sınır kapılarımızda çavuşlarımızla muhatap olabilen bu adamları, kırmızı halılarla karşılayıp abim diyerek bağrına basan bizim Dışişleri bakanımız değil mi?

Amerika ile istihbarat  paylaşımı anlaşması yapıldı, başına saygın bir Türk emekli general getirildi peki alınan netice nedir, Koca bir fiyasko, Türk ordusuna bir bilgi verilirken kandil dağına on bilgi ulaştırıldı, tıpkı kuzey ırak'ta Türk askerinin başına çuval geçirme olayının organize edilmesi gibi, bu iki olay da Başbakanın bilgisi dahilinde gerçekleştirildi diye düşünüyorum.



Şimdi bu iki resme çok iyi bakın,Irak'a demokrasi getireceğiz diye girenler Irak halkının Altın külçelerini su tankeri görümü verilmiş kamyonlarla kendi ülkelerine nasıl kaçırdıklarının belgesidir.



Milyonlarca müslümanın katledilmesine ortak olurken ve Amerikan askerlerinin ülkesine sağ salim dönmesi için dua eden bir adamın inançlarını sorgulamak gerekmiyor mu?

Ülkenin her köşesi Ajanlarla işgal edilmiş durumda, Emniyet genel müdürlüğü binasında 35 üst düzey CIA Ajanı oturuyor, kimin emriyle acaba? Aselsan mühendislerimiz öldürülüyor, petrol mühendislerimiz öldürülüyor, istihbarat subaylarımız suikast'e uğruyor, Devletin açıklaması "İntihar ettiler" bu kadar trajikomik olabilir mi? bu olaylara şahit olanlar ya enteresan bir şekilde kayıp oluyor, yada bir kazaya kurban gidiyor, adeta içeriden işgal edilmiş gibiyiz.

Başbakana danışmanlık edenler kimlerin tezgahından geçerek geliyorlar acaba hiç düşündünüz mü? ve kısa süre sonra hangi bakanlıkların koltuğuna oturuyorlar bir inceleyin, Maliyesini ingiliz pasaportlu bir adama teslim eden kaç ülke var bu Dünyada, Anayasasını kendi halkından önce Amerika ve Avrupa'ya anlatan kaç ülke tanıyorsunuz.

Kanada’dan başında kipasıyla belirip, açıklamalarıyla bilmem kaç kişinin hayatını karartan, ve aynı hızla karanlık köşesine çekilen sözde Ergenekon tanığı Tuncay Güney, bu adamın hangi güçler tarafından yetiştirilip ortaya salındığı belli değil mi, hükümetin devlet televizyonunu  adeta bu adama tahsis edip aylarca kin kusmasına müsaade etmesi, ağzından çıkan her ismim bir bir silivri zindanlarına atılması kimlerin organizasyonuyla hayata geçti acaba, dünyanın her ülkesinde kirli ajanlarıyla boy gösteren Rothschild ailesinin sihirli elleri ve taşeron hükümetin sınırsız desteğiyle gerçekleşiyor bu hain tuzaklar, amaç Dicle ve Fırat arasındaki hayali gerçekleştirmek.





















Hangi oyunlara kurban ediliyoruz, hangi tuzaklara çekiliyoruz, bu nasıl bir iş birliğidir, Talabani ve Tuncay güney, hangi çirkin planın ardından çekildi bu resim.


Rothschild'ler ile Erdoğan ailesinin ilişkilerini ve Rothschild'lerin Türkiyed'e ki kirli oyunlarını yazmaya devam edeceğim kendi çapımda inançlardaki maskeleri düşürmek adına.Evet devam edecek...
Fethullahın kaldığı çiftlik evi ve gizemli korumaları?


Tufan Genç


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder