29 Mart 2011

Sakıncasız...


Uğur Mumcu’nun 27 yıl önce yazdığı “Sakıncasız” adlı oyunu dün İzmir de izleyiciyle buluştu,Oyuna Silivri Cezaevi’nden gönderdikleri mektup ile Mustafa Babay ve Tuncay Özkan da dahil oldu.

Oyunun baş karakteri “dönek” gazeteci Güven İnan’a gönderdikleri mektupla,kalemini ve insanlığını satanlara ekmeğini yedikleri bu topraklara ihanet içinde olanlara ince mesajlar vardı.

"Sevgili Güven İnan kardeşim” diye başlayan mektubun devamı şöyle:


“Her şeye rağmen sana “kardeşim” diye seslenmek geldi içimizden. İki nedenle; birincisi düşmanlık bize yakışmaz, ikincisi sana öfkelenecek, kızacak kadar değer vermek fazla olur. Bu mektubu açacak cesaretin kaldı mı; onu da bilemiyoruz. Çünkü insan cesaretini yitirdi mi bunun azı çoğu olmaz. Baştaki ‘C’ harfi düşer, arta kalanı sen çok iyi bilirsin, biz bilmeyiz. Bedenlerimiz hücrelere kapatılabilir ama beynimiz hiçbir zaman tatmadı o duyguyu, tatmayacak da.

Sevgili Güven,

Daha ilk döneklik işaretleri vermeye başladığında seni uyarmaya çalışmıştık. ‘Aman ilkelerinden ödün verme, kalemini satma, bu işler böyle başlar’ demiştik. Sen de ‘bir iki konuda farklı düşündük diye hemen dönek damgası vurmaya kalkmayın; hem bir kere dönmekten bir şey çıkmaz’ demiştin. Bak nerelere geldin. Sonunda kalemini de özelleştirdin. İsteyene mevsimlik kiraya veriyorsun. Bu seferki kiracıların biraz zorlu görünüyor.

Her neyse… İnsan herkesten kaçar ama kendinden kaçamaz. Umarım bir gün kendinle gerçekten yüzleşirsin. Bunda ne ölçüde başarılı olursun bilemiyoruz. Çünkü yüzleşmek için de yüz gerek. Eğer birazcık kaldıysa yapabilirsin, hatta bu mektubu açabilirsin.

Hiç kalmadıysa…

Diyeceğimiz ne olabilir ki!

Seni zaman zaman ekranda görüyoruz. O, fikirleri kendine aitmiş gibi söylemeye çalışman eskisi gibi eğlendirmiyor da. Hüzünlendiriyor.

Dur, hemen, ‘demek ki hala etkiliyim’ diye kendine pay çıkarma. Hüznümüz, ülkemizin geldiği noktanın ekrana yansımasından.

Hani mesleğin ilk yıllarında senin de olmak istediğin Uğur Mumcu’nun sık kullandığı bir söz vardı; korkak bin kez ölür, cesur bir kez. Senin yüzüne bakıp günde kaç kez öldüğünü tahmin etmek zor değil.

Bizi sorarsan tek tek hücrelerdeyiz. Hücrenin en geniş yeri 10 karış! Penceresinde, her biri 10’ar santimetrekarelik 80 demir parmaklık var. Oradan başımızı kaldırıp baktık mı, gökyüzünü görüyoruz. Hücremizin yüksekliği işte o kadar. Başımız hep dik olduğu için de gökyüzü hep karşımızda! O, bizim ufkumuzu ve gelecek umutlarımızı da tarif ediyor. Şunu çok iyi biliyoruz ki bugünlerden yarınlara bir direnenler, bir de direnenlere gönül verenler kalacak.

Sevgili Güven,

Şu anda tam olarak nereye doğru döndüğünü bilmediğimiz için etrafında kim olduğunu bilmiyoruz, yine de bizden selam söyle! Bizim gerçek anlamda bulunduğumuz yeri merak ediyorsan, bu mektubun okunduğu yere gel, tam karşıya bak! Yüzlerce aydınlık yüzlü insanı göreceksin! İşte, onların göğüslerinin sol kısmının hemen altındayız. Orası özgürlüktür bize… Gelecek güzel günlere olan sarsılmaz inancımızla

Selamlar, Sevgiler…

TUNCAY ÖZKAN-MUSTAFA BALBAY

18 Mart 2011

İnsan olarak doğduğunuzu hatırlayıp biraz olsun utanırsınız belki...


Senin adalet anlayışını,kendine müslümanım diyen hangi insan evladı vicdanına sığdırıyorsa beri gelsin, bu nasıl bir düzendir,bu nasıl bir hesaptır ki,Devleti soyanlar dışarıda elini kolunu sallaya sallaya geziyor , Devleti canı pahasına koruyanlar zindanlarda çürüyor,bu nasıl bir adalet ki Vatan hainliği yapan gazeteci ve yazarlar ödüllendiriliyor,kalemini satmayan Vatanseverler zindana tıkılıyor,bu nasıl bir öç alma duygusudur ki Ülkesini seven gerçek bilim insanlarının ayakları prangalı,üniversiteleri teslim aldı imamdan bozma cemaatin artıkları..

Deniz feneri soyguncularını serbestçe dolaştırıp ,ihale üstüne ihale verirken hangi kıbleye dönüp namaza durabiliyorsunuz siz zindanlarda,hücrelerde çürüttüğünüz bedenlerin,aydınlık beyinlerin,cesur yüreklerin hesabı sorulmayacak mı sanıyorsunuz bu Millet ilk cehennemi burada yaşatacak size,yukarıdakini ise sizler düşünün gayrı..

Evet ergenekon hancısı,kaynattığın kazan senide içine alır unutma,senaryoda oynadığın rolün sonu çok kötü bitecek bunu sakın aklından çıkartma,hiç biriniz asla masum değilsiniz, o korkuyu tadacak,o acıyı yaşayacaksınız, bir ülke bağırsaklarını nasıl temizlermiş asıl o zaman anlayacaksınız..

Bu ülkenin komutanlarına,Vatansever gazetecilerine ve aydınlarına vatan haini demek cüretin de bulunanların geçmişine bakarım ben,soyuna supuna bakarım,kime hizmet ettiğine,kimin eteğini öptüğüne bakarım. Bedevi çadırların da gerdan kırıp diz çökenler kahraman komutan "Engin alan'ın" dik duruşunu nereden anlayacaklar, cümlenizin kapasitesi bunu anlamaya yetmez kendinize bir bakın, iyi bakın,en büyüğünüzden en küçüğüne tümünüz bir tane "haberal" eder mi? onlarca yandaş paçavra gazetede köşe tutan satılık kalemler,topunuzun yüreği Balbayın yüreğine yeter mi?

Allahtan korkmadığınız belli,bellide insan olarak doğduğunuzu hatırlayıp biraz olsun utanırsınız belki diye geçiyor içimden...


Tufan genç

9 Mart 2011

Bu Toryum ihya eder tüm ülkeyi ama..

Savunma sanayiinde önemli buluşlara imza atan aselsan'nın genç mühendisleri,Cudi dağındaki petrol yataklarını tespit eden petrol mühendisleri ve Isparta da düşen! (düşürülen!) uçakta ki bilim insanlarımız neden öldürüldü acaba?

Türkiye`nin üzerinde oynanan oyunların hepsinin nedeni o! İşte Türkiye`nin serveti..Toryum..Siyasilerin gizli pazarlıkları,bu güç savaşları,Ülke zenginliklerinin el altından satılması ve her şeyin halktan saklanması..

Isparta`da uçağın da Toryum nedeniyle düşürüldüğü iddia ediliyor tesadüf eseri hayatını kaybeden ekipten bir kişinin o uçağa binmeyerek kurtulduğunu,ancak onunda Uludağ`da saldırıya uğraması ne kadar manidar değil mi? Ajanlarla kaynıyor ülkenin içi,ordunun yıpratılması,hukukun ele geçirilmesi hangi pis oyunlara zemin hazırlıyor acaba?

Peki bu kadar tartışılan Toryum nedir? İşte ayrıntılar;

TORYUM

Türkiye, Bor zenginliğinin ardından şimdi de ondan binlerce kat daha değerli yeni bir maden ile gündemde. Adı Toryum, dünyanın en temiz ve güvenilir enerji kaynağı... Türk toprakları dünya Toryum yataklarının yüzde 65`ine sahip...

Ekonomik krizin ağır faturasını ödemeye çalışan Türkiye, dünyanın en değerli maden yataklarının üzerinde oturuyor. En güvenli ve temiz enerji kaynağı olarak bilinen Toryum rezervleri açısından Türkiye`nin tek başına lider ülke olduğu ortaya çıktı.

REZERVİN ÇOĞU TÜRKİYE`DE

TÜBİTAK ve MTA tarafından son beş yıl içerisinde yapılan araştırmalarda, dünya Toryum rezervlerinin yüzde 65`inin Türkiye`de olduğu belirlendi. Toryum, saflaştırıldığında alüminyum, çelik görünümünde bir element. Toprakta toryum oksit halinde bulunuyor.

Dünya rezervlerinin yarıdan fazlası Türkiye`de, Batı Anadolu`da bulunuyor. Eskişehir, Sivrihisar, Beypazarı ve Kızılcaören yörelerindeki Toryum yataklarının rezerv çalışmaları ise henüz tamamlanmadı. Uzmanlar, bu konuda daha önce yapılan araştırmaların önümüzdeki yıllarda devam edebilmesi için hükümetin bütçeden kaynak ayırması gerektiğini belirtiyor.

TÜRKİYE`DE 800 BİN TON

Dünya rezervleri ne kadar? Bu stratejik maden Avustralya`da 300 bin ton, Hindistan`da 290 bin ton, Norveç`te 170 bin ton, ABD`de 160 bin ton, Kanada`da 100 bin ton, Güney Afrika`da 35 bin ton, Brezilya`da 16 bin ton. Neredeyse bütün dünyada toplam 1071 bin ton, Türkiye`de ise 800 bin ton...

DEĞERİ 120 TRİLYON DOLAR

Uzmanlar, Türkiye`deki toryum rezervlerinin değerinin 120 trilyon doları bulduğunu belirterek önümüzdeki 15 yıl içerisinde Toryum yakıtlı nükleer tesisler kurulabileceğini, teknik imkanlar geliştikçe bu yeni yakıtın hayatın her alanında kullanılabileceğini belirtiyorlar.

Sonsuza dek enerji...

Türkiye`nin toryum yataklarından elde edilecek enerjinin bütün dünyanın elektrik ihtiyacını 450 yıl, Türkiye`nin ise ebediyyen karşılayabileceğini belirten uzmanlar halen bu maddenin nükleer füze yakıtları ile uydu fırlatmada kullanılan füzelerin yakıtlarında kullanıldığını ifade ettiler.

TÜRKİYE SERVETİN ÜZERİNDE OTURUYOR

Uzmanlara göre, Türkiye büyük bir servetin üzerinde oturuyor, küçük bir bilimsel yatırımla toryumla enerji üretme alanının dünya devleri arasına girebilir. Toryum`un kesinlikle patlama tehlikesi bulunmuyor. Çernobil benzeri bir felaketin tekrarlanması mümkün değil.

Şimdi bir düşünün üzerimizde oynanan oyunları,iktidarın yer altı zenginliklerini nasıl ve kimlere peşkeş çektiğini,geleceğimizi çocuklarımızın istikbalini ve ülkemizin varlığının nasıl tehlikeye atıldığını düşünün,para güç'tür ve kimse iç'te ve dış'ta bizlerin bu güce erişmemizi istemiyor,çok sinsi planlar içerisinde,haince sırtımızdan hançerleniyoruz...