15 Eylül 2011

MİT--PKK İmralı Pazarlığı Ses Kaydı..


Evet,gerçeklere dayanamadılar ve video'yu yayımdan kaldırdılar,ama tüm konuşmaların dökümü aşağıda açık seçik yazılı,hadi bunuda kaldır bakalım yalancı kabadayı..16.09.2011.. Şimdi ikinci video yüklendi umarım bunu silmezler..


Türkiye gündemine sallayan ses kayıtlarına bir yenisi daha eklendi. Bu kez bomba MİT'te patladı. Çünkü ses kaydının MİT - PKK - İmralı pazarlığına dair olduğu iddia ediliyor. Kimler yok ki bu kayıtlarda. İşte o ses kaydı..

SİTEYİ HACKLEYİP KOYDULAR

Ses kasetindeki bomba ifadeler kadar kasetin ortaya çıkışı da esrarengiz. Bunun için istihbarat operasyonları aratmayacak bir yöntemin izlendiği söyleniyor.


Ses kaydı saat 09.37'de Dicle Haber Ajansı'nın sitesinden yayınlandı. "Görüşmelerin iç yüzü Erdoğan'ı yakacak" başlığı ile verilen kaset, site hacklenip sisteme gizlice girilerek servise konuldu.

BİZ YAYIMLAMADIK, HACKLENDİK

DİHA'nın (Dicle Haber Ajansı) sitesi şok ses kaydı yerleştirildikten sonra 2.5 saat süreyle devre dışı kaldı. DİHA abonelerine ses kaydının sitelerine "sanal saldırı sonucu şifrelerinin kırılması suretiyle eklendiğini, haber fark edilir edilmez yayından kaldırıldığını" duyurdu.

15 SAYFA TALEP YAZMAYIN

Görüşmeler sırasında çok dikkat çekici diyaloglar da yaşanıyor. Terör örgütü PKK taleplerini 15 sayfa ile MİT'e bildirince istihbarat teşkilatı tepki gösteriyor ve '15 sayfa talep yazmayın Kısa yazmayı bir türlü öğretemedik size' sözleriyle tepki gösteriyor.

İŞTE ŞOK EDEN KAYITTAKİ KONUŞMALAR....

PKK üyesi Sabri Ok: Devlet de arayıp hangi ilde hangi dağda birileri var ben de imha ederim demesin çünkü biz çözüm sürecindeyiz

MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş: Peki ne kadar süre bekletmeyi düşünüyorsunuz dağlarda

Sabri Ok: Biz istiyoruz ki en kısa sürede bu sorun çözülsün böyle altı yılda yedi yılda değil

MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş: Yani bu neresinden bakarsak bakalım çünkü çözümün parametreleri içinde işte basit bir takım taleplerden anayasa değişikliğinden öcalanın serbest bırakılmasına kadar çok geniş bir skala var. Talepleri şöyle bir göz önüne getirdiğimiz zaman çok geniş bir skala var. Bunların üç ayda beş ayda sekiz ayda bir senede tamamlanabilmesi söz konusu değil.

Sabri Ok: Bugün için size kısa bir şey hazırlasak nasıl olabilir.

MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş: Yani götürmeye çalışırız ama dediğim gibi altı buçuğa kadar yetiştirebilirseniz. Ama ne olur on beş sayfa yazmayın gözünüzü seveyim niçin söylüyorum.

Sabri Ok: Yok biz kısa yazacağız.

MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş: Hakikaten kısa yazmayı hiç bilmiyorsunuz

Sabri Ok: Doğru

DİHA: HACKLENDİK

Dicle Haber Ajansı ise yaptığı "Diha'dan abonelerine zorunlu açıklama" başlığıyla yaptığı duyuruyla okurlarından özür diledi:

"Sabah saat 09.37'de servis edilen "Görüşmelerin İç Yüzü Erdoğan'ı Yakacak" başlıklı haber, sitemize yapılan sanal saldırı sonucu şifreler kırılarak eklenmiştir. Gerçeklerden asla taviz verilmez sloganı ile tüm zorluklara rağmen çalışmasını sürdüren ajansızım, abonelerine geçerek ve objektif haberler servis etmeyi vazgeçilmez bir ilke olarak benimsemiştir. Söz konusu haber ise araştırılıp ortaya çıkarılan veya bir haber kaynağının göndermiş olduğu bir haber değildir. Dolayısıyla gerçekliği teyit edilmediği gibi, ajansımızla da bir ilgisi yoktur. Haber fark edilir edilmez hemen müdahale edilmiş ve siteden kaldırılmıştır. Teknik çalışmalar nedeniyle 2.5 saat yayım yapamadık. Bu nedenle abonelerimizden özür diliyoruz"

İşte PKK ve Öcalan arasında köprü olan MİT'in, örgüt üyeleriyle konuşmalarının tam metni...


İŞTE O SES KAYDININ TÜM DÖKÜMÜ

MİT ile PKK arasındaki görüşmelerin ses kaydı ortaya çıktı. Görüşmeler MİT, PKK ve koordinatör ülke temsilcisi arasında yapılıyor.
İnternete düşen ses kaydı, PKK ile hükümet arasındaki görüşmeleri gösteriyor. Görüşmeler MİT müsteşarı Hakan Fidan, MİT müsteşar yardımcısı Afet Güneş, KCK yürütme konseyi üyesi Mustafa Karasu ve PKK’li Sabri Ok, Kongre-Gel başkan yardımcısı Zübeyir Aydar ve koordinatör ülke temsilciler arasında geçiyor. Koordinatör ülke temsilcisinin ingilizce konuştuğu görülürken kimliği bilinmiyor. Görüşmelerin hangi tarihte ve nerede yapıldığı da belirtilmemiş ancak, yakın bir dönemde olduğu anlaşılıyor.
Afet Güneş
Öncelikle tekrar bizi bir araya getirmede katkılarından dolayı teşekkür ediyoruz. Bu çalışmaya başlarken çok uzun soluklu bir çalışma olacağının bilincinde başladık her iki taraf olarak. Yine her zaman aynı şeyi söyledik zaman zaman kesintiler olabilir kimi zaman inişler ve çıkışlar yaşanacaktır dedik. Önemli olan amaçta değişiklik olmamasıydı. Çünkü bizi bir araya getiren her iki tarafta da çözüm iradesi bulunmasıydı. Böyle giriştik bu işe tüm gücümüzle karşılıklı asgari müşterekleri yakalamaya çalıştık bugüne kadar. Her seferinde biz kendi konumumuzda izah etmiştik ve biz bir kanat devletle olan tüm iletişimin sağlanmasında hakeza diğer kanatta imralı ile daha sonra üstlendiğimiz misyon çerçevesinde bir kanal olduğumuzu söylemiştik.

Muhataplarımızın tabi zaman zaman beklentiler inide alıyoruz. Bizi daha farklı bir profilde görmek istediklerini söylüyorlar. Birçok konuda zaten açık konuştuk yine açık söyleyeceğim kimi zaman bu bizi rencide etti yani neden bu güvensizlik diye. Ancak zamanı geldiğinde siyasi iradeye daha yakın kişilerin bu platformda yer alabileceğini zaten belirtmiştik. Her vesileyle bugüne kadarki temaslarımızda ne vaad ettikse kendi ölçülerimiz dahilinde gerçekleştirdik. Bu gelişmede nihayetinde benzer bir şekilde oldu. Sayın Fidan bizimle birlikte bu toplantıya katıldı. Kendileri başbakanlık müsteşar yardımcısı onunda ötesinde başbakana en yakın kişilerden biri.

MİT Müsteşarı Hakan Fidan
Ben öncelikle merhaba diyorum tanıştığımıza memnun oldum. Bu ekibin yeni üyesiyim. Afet hanımında dediği gibi yaklaşık bir ay önce imralıda sayın öcalan'la bir araya geldik. Zaten ismimi söylemiştim. İsmim Hakan Fidan. Müsteşar yardımcısıyım ama sayın başbakanımızın özel temsilcisiyim. Şuan özellikle türkiyenin orta doğuda taraf olduğu krizlerde ara buluculuk görevlerinde ekip varsa ekibin içerisindeydim şahıs varsa'da şahıs olarak görev aldım. Hala belli çalışmalar devam ediyor.

Bu konuda arkadaşlarımızın uzun zamandır sizinle beraber devam ettirdikleri çalışmalar gerçekten her türlü takdirin ötesindedir. Ama bir noktadan sonra verilen raporlar çerçevesinde olayın teknik görünen bir çalışmadan öte daha siyasi içerikli daha farklı bir boyuta taşınması ihtiyacı hasıl olunca sayın başbakanımız bu konuda beni görevlendirdi. Takdir edersiniz ki oldukça hassas bir durum siyasi riski kabul edilemeyecek derecede yüksek bir durum. Kendisi bu konuda bir kaç cümle bile etmedi sadece bir iki defa bir şey söyledi.

Ama etrafta bazı bakanlar defalarca gidip benim ismim ve benim pozisyonumda burada bulunmamın hükümet için çok ciddi bir risk alanı sıkıntı alanı olduğunu söyledi. Özellikle muhalefetin bulunduğu şartları biliyorsunuz. Zaten onların resmetmeye çalıştığı bir gerçeklik var buna hizmet edeceklerini kamuoyuna açıklamalarına rağmen. Sayın başbakan bu noktada ciddi olduğunu samimi olduğunu siyasi riski yüklenmeye hazır olduğunu birkaç defa söyledi.

Bu çerçevede biz arkadaşlarımızla beraber çalışmaya başladık. Orada sayın öcalanla iki saatten fazla bir görüşmemiz oldu odasında. Üç kişiyiz baya uzun ve verimli bir görüşme oldu. Kendisinin sağlık durumu oldukça iyi. Zihni fevkaladeden iyi çalışıyor.

Artikülasyonları oldukça sağlıklı. Konuları karşılıklı tartıştık. Tabi verdiği cevapları sürekli siyasi tahlilden geçirerek olaylara yaklaştığı için bizde siyasetin ve şu anda hizmet etmekte olduğumuz siyasetçinin ne düşünmekte olduğunu elimizden geldiğince aktarmaya çalıştık.

Ben burada en büyük görevin de açıkçası bu olduğuna inanıyorum. Yani şu anda iktidarda bulunan seçilmiş siyasetçinin psikolojisi nedir perspektifi nedir olaylara nasıl yaklaşıyor ben bunu aktarmaya çalışacağım. Sizden aldığım perspektifi de tabi oraya yansıtacağım ama bu arada belli konularda da belli mutabakatlara varma belli konularda tartışma görevini de cevap verme görevini de elimizden geldiği kadar üstlenecek. Ama tekrar ediyorum ki ben burada ne dersem diyeyim belki çok fazla reklamlara gidebilir diye düşünüyorum ama hükümetin çok ciddi niyeti var. Bu iyi niyeti Türkiye'deki reel şartların izin verdiği ölçüde hayata geçirmeye realize etmeye çalışıyor. Bu noktada sayın başbakan beni görevlendirdi. Ben tekrar burada olmaktan dolayı memnuniyetimi ifade ediyorum. Ve teşekkür ediyorum.

Sabri Ok
Sağ olun teşekkürler. Daha iyi öğrenmek daha iyi anlamak için bir kaç soru sormak istiyoruz. Siz gittiniz önderlikle görüştünüz. Kendisi de buna değer veriyor heyecanlı umutlu olduğunu olmak istediğini söylüyor. Ve tartışmanızın tabi ki siz biliyorsunuz bize iletilen mektup çok kısadır çok temel bazı ilkeler ve çerçeveden ibaret. Tartışmanızın ve görüşmenizin özetini bizimle paylaşmaya değer gördüğünüz hususları varsa dinlemek isteriz.

Hakan Fidan
Tabi. Şöyle ifade edeyim benim o zaman notlarım vardı şimdi yanımda değil. Ama ana başlıkları aklımda. Benim açıkçası yıllardır okuduğum kürt sorununun nereden kaynaklandığı ne boyutlara geldiği siyasallaşma süreci örgütleşme süreci sürekli takip ettiğim konular. Yani sayın öcalanla ilgili açık kaynaklara çıkan ve bizdeki olan bütün bilgiler malumunuz. Ama tabi orada bire bir belli konuları tartışmak farklı oluyor. Hapishanede geçen on senenin ve okumanın verdiği çok ciddi bir transforme edici gücü var. Zihinsel manada çözümleme manasında onu görüyorsunuz. Ve tabi yıllar boyu belli olayları yaşamış belli noktalara gelmiş belli dersleri çıkarmış. Şimdi bulunduğu yerden çok daha sağlıklı çok daha objektif çok daha nesnel var olan sıcak şartlardan etkilenmeyen çözümlemelere ulaşıyor. Bunu sürekli satır aralarında felsefi olarak görmek beni memnun etti.

En azından orada geçen süre gerçekten verimli bir süre olmuş. Bu noktada şunu da yakından takip etmeye çalıştık belli düşünce dönüşümleri zihinsel atlamaların hangi noktadan nereye geldiğini görmek de şahsen benim düşünce olarak bulunduğum yer açısından önemliydi. Çünkü görüyorsunuz ki yüzde doksan doksan beş gelen bütün konularda birleşen bir genel çizgiye gelindi. Ama orada olumlu bir hava var. Kendi dünyasında böyle bir psikoloji içerisinde.

Fakat ona şunu söyledik biz Türkiye de ki siyasi rejimi ve şartları dikkate aldığımız zaman şu an hiç kimsenin özellikle sayın başbakanın çıkıp böyle bir şeyi ifade etme şansı yok. Ama şunu herkes bilir burada olumlu bir şey varsa sizin katkınız olmadan olumlu hale gelmeyeceğini biz hepimiz biliyoruz. Bu bilinen bir gerçek bunun üzerinde konuştuk. Sonuç olarak bütün türkiyenin yönetiminden sorumlu bir devlet adamı siyasetçi kimliğiyle beraber oda geliyor bu psikolojinin algılanmasında ve bu değeri kullanmakta fayda var diye düşünüyorum. Ben kendisine tüm çıplaklığıyla anlattım. İmralı da ki çözüm iradesini olaya iyi niyetle yaklaşımı sayın öcalanın yıllar içerisindeki oluşturduğu düşünsel evrimi ulaştığı sonuçları ulaştığı sonuçların bölgeye yönelik vizyonunun ülkeye yönelik vizyonunun yüzde doksan doksan beş oranında kendi çizdiği vizyonla nasıl örtüştüğünü de anlattım. Bu benim kendi gözlemim entelektüel analitik yaptığım şey.

Çünkü ben herkesin söylediğini doğru varsaymak zorundayım. Niyet okumasına gidemem. Bu şartlardan dolayı bunu söyledi bu şartlardan dolayı bunu söyledi diyemem. Ama bütün çıplaklığıyla anlattım. Tabi yazık olan ne oluyor şimdi bu irade ve düşünsel hava varken modalitede ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Bunun bir özel benzerini biz amerika ile iran arasındaki nükleer kriz var biliyorsunuz. İşte burada iran tabi bize güveniyor. Amerika da bir ölçüde güveniyor. Her iki tarafta biz nükleer değişime hazırız diyor. Fakat modalitede hiç kimse harekete geçemiyor. İranla en yüksek düzeyde konuşuyoruz biz hazırız diyor. Amerikalılarla en yüksek düzeyde konuşuyoruz biz hazırız diyor. Hadi gelin değişin dediğimiz zaman o diyor ki işte o toprak da olsun bu toprak da olsun modaliteyi bir şeye getiremiyoruz.

Mustafa Karasu
Sabri arkadaş izah etti bende o çerçevede bazı şeyler söylemek istiyorum. Biz belki birinci oslo görüşmesinde olmadı ama ikinci oslo görüşmesinden sonra hep şunu söyledik. Artık esas konulara girmemiz gerekiyor. Güven artırıcı önlemler yapılıyor işte biz ateşkes ve tek taraflı eylemsizlik kararı alıyoruz. Türkiye de bazı şeyler yapılacak kürt sorununda adım atılacak deniyor bunlar hep söyleniyor. Sonunda dördüncü osloda daha somut bir karara gidilerek önderlik yol haritası verecekti ve bunun üzerinde neler yapılacağı konusunda müzakere edilecekti. Bu konu dördüncü osloda var. Şimdi biz buraya gerçekten beşinci osloya müzakere için geldik.

Afet Güneş
Tamam bende diyorum ki önderliğin yol haritası elimde. Maddelerinde belli. Haydi buyrun müzakere edelim.

Mustafa Karasu
Ben şuna inanıyorum devlet istesin şu anda bizi uçağınıza alıp götürebilirsiniz isteseniz.

Afet Güneş
Kesinlikle. Ben diyorum gelin götüreyim

Mustafa karasu
İsterseniz götürürsünüz.

Afet Güneş
Götürürüm tabi.

Afet Güneş
Şuan götürürüm yani bir sakınca yok.

Mustafa karasu
Demek ki o zaman önderlikle görüşme sorunu da yok.

Sabri Ok
Benim hakkımda iddianame hazırlandığı söyleniyor. Bir tarafta kapatılırken bir tarafta açılıyor.

MİT MüsteşarYardımcısı Afet Güneş
Hep söyleniyor yani. Bir dosyanın tamamlanması adına yapılan operasyonlar.

Mustafa karasu
Sabri arkadaş hakkında dava açılmış. Niye açılıyor biri kapatılırken. Şimdi sabri arkadaşı gönderebilir miyiz.

Sabri Ok
Karasuyu göndereceğiz.

MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş
Karasu yeter bize.

Mustafa karasu
Bence dtpninde bizimde önder apo yu muhatap göstermemizden rahatsız olmayın. Önder apo'nun muhataplığının meşrulaşması türkiyenin çıkarınadır. Türkiye toplumunun önder apoyu muhatap olarak benimsemesi türkiyenin çıkarınadır. Şu söyleniyor otuz yıldır savaştık apoyu nasıl muhatap olarak kabul edelim. Bence aşiret devleti değildir türk devleti. Çıkarı söz konusu olduğunda türkiyenin bunları unutması demiyorum karşılıklı birbirimizi affetmesini bilmeliyiz. Bu savaşın başlatıcısı önderi odur. Bunu sizde kabul ediyorsunuz diyorsunuz ki en makul önderliktir onunla anlaşabiliyoruz o doğru yaklaşıyor.

MİT Müsteşar Yardımcısı  Afet Güneş
Çünkü değiştim diyor.
Görüşmelerde taleplerimizin meşruluğunu kabul etmediniz mi?

MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş
Devlette şuan karşı taraftaki talepleri bu halkın talepleri nedir onları masanın bir kenarına koyuyor. Ben bunların içerisinden hangilerini yapabilirim ne kadar zamanda yapabilirim hangi koşullarda yapabilirim oda bunu tartışıyor kendi kendine zaten.

Sabri Ok
Tamam aşalım bunları beraber götürelim.

Afet Güneş
Zaten diyorum ki sizden gelen yani bu tabandan gelen partiden gelen örgütten gelen talepleri önüne koydu onun üstünden bakıyor.

Mustafa Karasu
Bize şunu söylediniz dediniz ki devlet de genelkurmayda aynı görüşte hükümet de biz buraya üçüncü osloda bütün devlet makamlarının düşüncesi olarak geldik. Yani devlet bu konuda bir konsensüse girdi dediniz önceden yoktu ama şimdi bu oldu dediniz.

MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş
Ordunun şuan yaptığı planlı bir operasyonu yoktur

Sabri Ok
Asker pozitif etki ve tepki göstermiş biliyoruz ve şunuda genelde biliyoruz siz de bilirsiniz bölgedeki askeri komutanlar genelde yani içinde farklı düşünenler olabilir ama genelde aslında hepsi daha çok çözüm ve barış isteyenlerdir.

MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş
Diyorum ki yürümekte olan bir süreç var. Bu süreç önemli bir süreç. Bizim bugüne kadar yürüttüğümüz karşılıklı çalışmalarla gelinmiş olan bir süreçtir. Kendi kendine falan olmadı bu birlikte yürüttüğümüz çalışmaların sonucudur. Gerek devletin hazırlanmasında gerek toplumun hazırlanmasında gerek örgütün hazırlanmasında şu masada yürüttüğümüz çalışmaların çok büyük katkısı olmuştur. Beğenseniz de beğenmeseniz de yeterli bulsanızdı bulmasanız da bir yıl içerisinde yürüttüğümüz çalışmalar bugün bu meseleyi türk kamuoyunda ve türk parlamentosunda tartışılabilir bir hale getirmiştir. Bunu bu kadar küçümsemek gibi kimsenin bir lüksü yoktur kimse küçümseyemez bu bir. İkincisi bugün itibariyle geldiğimiz noktada önümüzde işte hazırlığını yapmakta olan bir hükümet ortaya neyi koyacağını neyi yapıp neyi yapamayacağını işte hukukçulara vermiş adalet bakanlığı ayrı bir çalışma yürütüyor daha sonuç raporu çıkmamış bilmem ne bakanına bir görev vermiş çalış bakalım raporunu çıkart demiş daha sonucu çıkmamış.

Sabri Ok
Şimdi bunlar oluyor. Devlet de arayıp hangi ilde hangi dağda birileri var ben de imha ederim demesin çünkü biz çözüm sürecindeyiz

MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş
Peki ne kadar süre bekletmeyi düşünüyorsunuz dağlarda

Sabri Ok
Biz istiyoruz ki en kısa sürede bu sorun çözülsün böyle altı yılda yedi yılda değil

MİT MüsteşarYardımcısı Afet Güneş
Yani bu neresinden bakarsak bakalım çünkü çözümün parametreleri içinde işte basit bir takım taleplerden anayasa değişikliğinden öcalanın serbest bırakılmasına kadar çok geniş bir skala var. Talepleri şöyle bir göz önüne getirdiğimiz zaman çok geniş bir skala var. Bunların üç ayda beş ayda sekiz ayda bir senede tamamlanabilmesi söz konusu değil.

Sabri Ok
Bugün için size kısa bir şey hazırlasak nasıl olabilir.

MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş
Yani götürmeye çalışırız ama dediğim gibi altı buçuğa kadar yetiştirebilirseniz. Ama ne olur on beş sayfa yazmayın gözünüzü seveyim niçin söylüyorum.

Sabri Ok
Yok biz kısa yazacağız.

MİT Müsteşar Yardımcısı  Afet Güneş
Hakikaten kısa yazmayı hiç bilmiyorsunuz

Sabri Ok
Doğru

MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş
Nasıl bir şey oluyor biliyor musunuz. Bakın çok samimi söylüyorum sıkıntıyı içeri giriyoruz konuşmuyoruz biz sana bilmem ne getirdik falan demiyoruz al şunu içinden oku diyoruz. Çünkü bu kadarda deklare etmek istemiyoruz. Açıkçası adam bir başlıyor zaten o da böyle sindire sindire okuma derdine oturuyor bir buçuk saat okuyor. Biz de mutfak kadar bir yerin içerisinde boş boş oturuyoruz. O okuyor biz oturuyoruz. Artık bir buçuk saatin sonunda zaten üstünde çok da tartışma yapmak istemiyoruz. Şimdi sen çevir arkasını diyoruz ne diyeceksen de diyoruz. Onunda yazması maşallah bir yarım saat kırk beş dakika sürüyor. Ona da yalvarıyoruz ne olur kısa yaz diye. Devlet size çok büyük bir fırsat yaratmış durumda. Sizin karşılıklı olarak birbirinizle iletişim sağlamanızı dolaylı dahi olsa fikirlerinizi birbirinize yansıtmanızı yazışmanızı çiziş menizi onlar üzerinden karşılıklı görüş teatilerinde bulunmanızı sağlıyor

Sabri Ok
Önemli buluyor şüphesiz ama her şey değil

MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş
Habur bizim iki buçuk senedir neredeyse yürüyen tüm ilişkilerimizin Ankara'dan başlayarak söylüyorum özelde kırılma noktasını oluşturdu. Gelenler yeteri kadar eğitim almamışlardı ve ne amaçla geldiklerinin bile farkında değillerdi. Adeta bir siyasi gösteriye dönüştürüldü. Burada sizin de çok iyi bildiğiniz gibi hukuk ihlal edildi. Her şey yok edildi. Amaç size verilen bir takım sözlerin tutulmasıydı. Tabi burada belki başta konuştuğumuzdan farklı olan gelişme şuydu.

Şimdi gruplar geldiğinde kıyafet filanda bir şey katmak istemiyorum yalnız kitlenin içerisinde çok provokasyona açık kişiler vardı. Yani şu beklenti vardı bunlar gelecekler tutuklanacaklar kapıdan tutuklandıktan sonrada bir takım hareketler geliştirilecek. Bunun alt yapısı hazırlandı orada. Biz bunları gözlemledik şimdi üç kişi tutuklanacak ve sürekli bu şayiha yayılıyordu aralarında. İşte içlerinden galiba üçü tutuklanıyormuş şimdi dördü. Ondan sonra böyle bir kitleselleşme bir tepki geliştirmek için tepki koymak için öylesine bir organizasyon vardı ki.

Sabri Ok
Ama şunu biliniz ki bizimde hani yüzde yüzlük yok ama ilişkilerimizden biliyoruz ki bunlar tutuklanmayacak.

MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş
Biz biliyoruz ama.

Sabri Ok
Biz de biliyoruz ama müsaade edin biz bunu bilmeyene nasıl bildirelim. Söylesek olmayacak. Bizimde bu sıkıntımız var.

Hakan Fidan
Şimdi başbakan bu meselede hiçbir meselede yapmadığı kadar şey yapıyor. Çıktı grup toplantılarında mecliste diğer bütün halk konuşmalarında ben neye mal olursa olsun açılım sürecinin arkasındayım ben siyasi riski bu noktada göze alıyorum siyasi kariyerim pahasına da olsa. Burada partiye sürekli mesaj var kardeşim bu noktada benim üzerime gelmeyin tabanla etkileşiminiz sizde nasıl bir netice üretiyorsa üretsin. Çünkü sürekli negatif şeyler gelmeye başladı. Yani buradan dolayı efendim oy kaybediyoruz batıda görüştüğümüz geniş kitleler bizden şey yapıyor. Tabi muhalefetin özellikle habur'dan sonra ortaya koyduğu ajitasyonun etkisi şu anda giderek büyüyor. İçişleri bakanı hakkında gensoru verildi biliyorsunuz. O bu işe aylarını yıllarını verdi.

Afet hanımla beraber ciddi bir moral bozukluğu yarattı. Çünkü oraya herkes bir milat olarak bakıyordu. Ondan sonra bu sorunda hükümetin daha cesur adımlar atmasına ilişkin meşru bir hak zemininde hazırlanacaktı psikoloji de hazırlanacaktı. Neden yani burada örgüt de iyi niyet gösterisinde bulunuyor. Artık insanların kafasında bir tabu oluşmuş örgüt silahtan vazgeçmez yani karikatürize edilmiş bir şey var. Sürekli kanla beslenen kanla hareket eden bir terörist vardır gibi bir imaj oluşturulmuş.

Örgütün burada silah bırakması sembolik manada da olsa bütün tabuları yıkan halk psikolojisini karar alıcı lehine harekete geçirmede biraz zemin hazırlayıcı bir faktördü. Şimdi başbakan burada sürekli buna rağmen mesaj veriyor. Ben bunu anlattım sayın öcalan'a dedim ki başbakan bunu sürekli anlatıyor.

Ama dedim biz bir şey gördük oda şu bu hükümetin yaptığı çok reformlar var yani kürt kimliğini tanımadan verdiği sosyal haklara kadar bundan beş altı sene önce masaya oturulduğunda bunların hiçbiri verilmeden belli şartlar izin verseydi belki şu anda örgüt çoktan normal siyasi hayata dönmüş Türkiye de normal bir hayat yaşıyor ve siyasi zeminde meşru mücadelesini veriyor olacaktı. Fakat türkiye deki şartlar buna izin vermedi.
Hakan Fidan
Hem sizden hem sayın öcalan dan yani bizim perspektifimiz bu sürecin kesintisiz devam ettirilmesi. İşte bir defa görüştük beş ay sonra yok bunu sistematik bir şekilde. Çünkü yoğun iletişimle biz bir takım krizlerin önüne geçebileceğimize açıkçası inanıyoruz. Çünkü öbür türlü genel prensiplerden şey yapıyoruz çünkü önümüze bundan sonra çok daha şeyler çıkacak modaliteleri aşmak için teknik sorunlar çıkacak onlar üzerinde enerji harcamamız gerekecek.

Belki olasılıkları ortaya masaya yatırıp avantajı nedir dezavantajı nedir uygulanabilirlik konularını uzun uzun tartışmamız gerekecek. Ama bütün bu süreç içerisinde dediğim gibi siyasi iktidarı bu noktada attığı adımlardan dolayı sıkıntıya düşürücü bir unsurun olmaması lazım. Yani sizde zaten bu konuda oldukça hassassınız özellikle eylemsizlik konusunda. Diğer konularda bu gözaltına almalar şunlar bunlar ben bunları gittiğim zaman içişleri bakanı ile uzun uzun konuşacağım. Onun bana gelmeden anlattığı konularda var zaten. Yani ben onu burada bir savunma mekanizması psikolojisiyle hareket etmek için falan söylemiyorum.

Zaten yeterince tatsız oluyor bazen konular. İçişleri bakanı da sosyal psikologdur. Bu noktada iyi çözümlemeleri var. Anlıyor. Ama aynı zamanda siyasetin gereklerini de iyi bilen ona göre bazen farklı demeçler verebilen bir insan. Ama biz şundan emin olmak istiyoruz yani geliştirilen bir özgürlük alanı açıldı. Bu açılan özgürlük alanı içerisinde örgütün alt birimleri eski alışkanlıklarından hareketle daha fazla mevzi kazanalım daha fazla örgütlenelim mantığı içerisinde. Bir noktaya kadar hani tolare edebiliyorsunuz çünkü dediğim gibi alandaki valiler emniyet müdürleri bu noktada gerçekten çok değerli insanlar. Yani şu anda sizi bilmiyorum spesifik olarak isim vererek şikayet edebileceğiniz şu adam düşmandır bu adam şeydir. Geçenlerde bir olay oldu başbakanlıkta. Bir komisyon var bu televizyonlara ruhsat veren. Şey hani sizden de görüş falan filan soruyor ya.

Sonra bize geliyor benim başkanlığımda bir komisyon toplanıyor herkese ulusal güvenlik belgesi veriliyor. Türkiye'de ki yerel televizyon ve radyo kurmak isterse müracaatını yapıyor başbakanlığa. Başbakanlık rtük'e rtük de başbakanlığa gönderiyor yönetmelikte böyle bir şey var. Başbakanlıkta ilgili kurumlardan verileri topluyor görüş oluşturuyor. İşte benim başkanlığımda bir komisyon toplanıyor atıyor imzayı gönderiyor.

Şimdi bir il güneydoğuda oradan bir şey geldi dört tane isim var. Dört ismin dördü nede örgüt mensubudur sempatizanıdır diye görüş var. Haklarında valiyi aradık dedik ki eskiden benle beraber çalışıyordu. Dedim hayırdır ya dedim ben sana bir şey soracağım şimdi nedir böyle böyle bir talep var. Dedi efendim zaten olmayan yok ki dedi verin gitsin dedi. Şimdi tamam dedik öyle verdik gitti. Bunu şeyi anlatmak için bir enstantane söylüyorum. Yani insanların oradaki meseleye bakışını ama burada demokratik iktidarların yönetemediği tek bir alan var. Yani bunların hepsi yönetilir. Adamın adı işte bilinen örgüt sempatizanıdır destekçisidir şudur budur bir noktaya kadar bunların hepsi yönetilir tolere edilebiliyor.

Hakan Fidan
Şimdi bizim yaşadığımız bir sıkıntıyı anlatayım size. Her sene on bin tane öğretmen alınır adamı alıyorsun güneydoğuda öğretmen açığı var. Adam ertesi sene gitmek istiyor dört sene beş sene duruyor batıya gitmek istiyor. Niye benim orada yaşam şartlarım iyi değil. İktidar beş sene önce dedi ki biz dedi yerel yönetimler yasasını geçiriyoruz belli şeylerin mahalli teşkilatlarını kaldırıyoruz. Milli eğitim şunlar bunlar bakanlıklarını kaldırıyoruz valiliklere ve belediyelere veriyoruz. İlk önce valiliklere uzun vadede belediyelere gidecek. Aslolan şudur yani şimdi hakkari de yol yapılacak ankaradan devlet planlama teşkilatından görüşülüp şeye çıkıyor işte çemişkezek te ne olacak şurada ne olacak.

Bu adamı şimdi öğretmen alacaksınız oradaki valiliğe kontenjan verilecekti. Valilik bu öğretmeni alacak adam oraya gidecek kardeşim bilinçli olarak geliyor ben burada öğretmenlik yapacağım. Daha sonra adamın tayin derdiyle başka yerde başka pozisyon açılır oraya gitmek ister o ayrı. Biz bunu yapamadık yani cumhurbaşkanı iki defa geri çevirdi. Aldı anayasa mahkemesine götürdü o zaman kaldı gitti. Şimdi bu son derece verimliliğe dayalı bir şeydi. Hani bunun siyasi ideolojiyle falan filanda alakası yok bunun aklın yoludur bu.

Sabri Ok:
Evet.

Hakan Fidan:
Yani daha fazla işi aşağıdakilere devredersen merkez de daha anlamlı işlerle uğraşır.

Sabri Ok:
Daha stratejik düşünsün.
Hakan Fidan:
Daha anlamlı işlerle daha büyük bir şeylerle ve türkiyenin gideceği yerde odur.

Hakan Fidan:
Yani ben size burada siyasi iktidarın psikolojisini fikrini ve parametrelerini elimden geldiğince şeffaf bir şekilde bir taraftan yansıtmaya çalışıyorum.

Sabri Ok:
Sağ olun.

Hakan Fidan:
Ben modalite önerisi olarak şunu dedim şimdi bir defa eylemsizliği çok samimi olarak bunu çok samimi olarak söylüyorum başbakanında fikri budur bir zaman kazanma parametresi olarak ortaya koymuyoruz. Biz eylemsizliği var olan konuşmaların bir sağlayıcısı olarak görüyoruz yani var olandan daha sistematik daha yoğun bir müzakere ve görüşme sürecinin devam ettirilmesinden tarafız. Açıkçası burada zaman kazanalım şöyle olsun böyle olsun işte seçimlere giderken de şu olsun. Seçimler bir faktör olarak var şimdi eğer iktidarlar tüccarlar gibi kar zarar hesabı yaparlarsa burada dolar yerine oy sayısını koyarlar ortaya hangi hareketten ne kadar fazla oy gelir ona bakarlar bunun hesabını yaparlar.

Afet Güneş:
Ama o işte silahla çözülmeyecek. Silahın evet kabul ediyorum belli bir işlevi vardı ve bugüne kadar bir şey getirmiştir.

Hakan Fidan:
Yani siyasetin kuralı bu. Dışarıda da konuştuk üst menfaat buradadır. Hep beraber insanlar buraya gitsin diye bir algılama yok. Siyasetinde böyle erdemleri olduğu gibi bu kadarda bir aşağılık tarafı var maalesef. Yani belki iktidar partisi yarın muhalefete düşse aynı türden pozisyon içerisine girebilir. Ama hazır biz bu fırsat yakalanmışken burada şeyi gözetmek durumundayız diye düşünüyorum bu perspektifle.

Çünkü hangi hareketi yaparsınız yapın hangi amaçla yaptığınız önemli. Ucuz bir amaç içinde yapabilirsiniz yüce bir amaç içinde yapabilirsiniz. Bunun için perspektif tartışmalarını perspektif geliştirme müzakerelerini ben çok önemli buluyorum şahsen. Çünkü bir şeyi beraber olgunlaştırıyorsunuz o perspektifin sınırları çiziliyor. Bu noktada sınırını çizdiğimiz amacına yönelik bir eylemsizliğin ve devamlılığının ben her türlü meşruiyeti ve ilerlemeyi sağlayacağı noktasında muazzam önemli olduğuna inanıyorum. Bu noktada zaten örgütün imkan ve kabiliyetleri yerinde duruyor. Buna paralel bizim de konuşma ve görüşme zemini içerisine girmemiz gerekiyor. Modalite olarak benim söyleyeceklerim bunlar.

Afet Güneş:
Yani orada en ulvi olan şeylerden birini kaçırıyoruz yemek saati geçti.

Hakan Fidan:
Öyle mi.

Sabri Ok:
Ben böyle çok kısa bir şey söyleyeyim.

Adem uzun:
Yemektede konuşuruz sonra tekrar geliriz.

Sabri Ok:
Veya isterseniz bir ara verelim.

Hakan Fidan:
Yemekten sonra.

Hakan Fidan:
Burada sorun doğal şartları oluşmamış konuları anti demokratik yöntemlerle hayata geçirmek. Ben demokratik mücadele içerisine girip de dünyada sonucuna ulaşamamış hiçbir hareket görmedim. Bakın dünya siyasi tarihine devrimler tarihine gandi den tutunda polonya da ki işçi hareketine efendime söyleyeyim güney Amerikada ki  hareketlere varana kadar bakın demokratik siyasi mücadele verip de meşru kabul edilebilir evrensel hedeflerine ulaşamamış hiç bir hareket görmedim. Buna Amerikada Fransa da her yer dahil ama burada meşru yol kullananlar. Şuan ortadoğu da böyle yani. Bakın israilin imajı yerle bir olmaya başlıyor meşru çizgide duran filistin hareketi daha da güç kazanıyor. Ama gayrı meşru araç kullanan ingilizcede ırrelevant diyorlar artık var olan sosyal doku ve siyasal şartlara uygun hareket etmeden eylem gösterdiğiniz zaman bir şey olmuyor.

Sabri Ok:
Bizde kendi ana dilimizde eğitim istiyoruz yani talepler anlamında. O açıdan diyoruz ki biz bazı adımları atarken akp'nin de ne düşündüğü, Diyebilirsiniz ki yüzde on barajı sizi niye ilgilendirir biz türkiyenin demokratikleşmesi konusunda kendimizi sorumlu görüyoruz ve bu kürtleri de ilgilendiriyor. Örneğin biz diyebiliriz ki bu kadar tutuklu var biz adım atalım doğru ama adım atarken insanlar belediye başkanı il başkanı da dahil herkes içerde

Hakan Fidan:
Habur sonrası iklim değişti bunu yönetemedik yani açıkça söyleyelim.

Sabri Ok:
Düzeltelim biz size yardımcı olalım.

Hakan Fidan:
Düzeltelim bunu düzeltelim işte zaten sabri bey bu söylediklerinizde çok haklısınız. Benim bizzat burda oluşum size sistematik bir müzakereyi ve bir araya gelişi teklif edişim sonra sayın öcalanın sizle iletişim kurmasına bizim kısıtlı şartlarda da olsa izin vermemiz sizden mesaj götürmemiz sonra çeşitli iletişim kanalları bulmaya çalışmamız bu hafta içişleri bakanıda parti yetkilileri ile görüşecek bütün bunların hepsi kamuoyunda bizleri zor duruma düşürmeyecek bir modelite icat edip problemi karşılıklı çözme yönünde atılan adımlardır. Türkiyede yaşamanın tadı olmaz sıkıntı olmadan ama artık şu getirilmiş aşamadan itibaren ben meşru bir hareketin bir engelle karşılaşacağını düşünmüyorum. Onun için bence önderliği bu konuda ben bu çizgide görüyorum sayın öcalanı. Ama buradaki arkadaşlarında o konuda bir çözümlemeye gitmeleri lazım diye düşünüyorum. Yoksa bunu ben ak partinin veya devletin eli rahatlasın şu olsun bu olsun diye söylemiyorum.

Sabri Ok:
Yok ben çok yere katılıyorum doğru ama sizinde şu ayrımı görmeniz lazım. Zamanında bu ülkede komünizm dendi öne çıkarıldı zamanla irtica dendi öne çıkarıldı ama her zaman söz konusu olan kürt olunca önü tıkandı. Mesela çok açık söylüyorum yüzde on barajı kürt meselesi içindir hepsi de uzlaştı

Hakan Fidan:
Kesinlikle kesinlikle.

Sabri Ok:
Seçim döneminde tüm partiler anlaştılar dtp'nin aleyhinde karar çıkarttılar.

Hakan Fidan:
Kesinlikle uzlaşırlar.

Sabri Ok:
İşte bu.

Hakan Fidan:
İşte ben de onu anlatmaya çalışıyorum sabri bey.

Hakan Fidan:
Burda şey sıkıntısı var. Hani maziden alıp getirdiğiniz sürekli mücadele ederek değiştirdiğiniz bedelini ödediğiniz bir çizgi var. Ama mazi orada duruyor oradan etkilenenler orada duruyor. Bunu bir anlatma problemi var.

Sabri Ok:
Doğru.

Hakan Fidan:
Bunu insanlar bilmiyor ben şimdi gideceğim diyeceğim allahtan başbakan yakın çevre falan öyle değil yani. Benim anlattığıma inanan insanlar yoksa göndermezler. Ama benimle sadece nötr ilişkisi olan bir adama ben bunları söyleyeyim hatta iyi ilişkisi olanlara söyleyeyim diyecekler ki yani sen her zamanki gibi şey oluyorsun yani bu insanların ben böyle düşündüğüne yani ben sizi teyibe alayım götüreyim dinleteyim adama isminizin kim olduğunu söylemeyeyim diyecekler biz bu arkadaşla aynı fikirdeyiz.

Sabri Ok:
Maalesef doğru.

Hakan Fidan:
Ama ben diyeceğim ki bu konuşan Sabri Oktur diyecek ki yalan söylüyor.

Afet Güneş:
Takıye yapıyor.

Zübeyir Aydar:
Seni kandırmaya çalışıyor.

Hakan Fidan:
Hah
Önderliğin kıymetini deklare etmediniz mi?

Afet Güneş:
Öcalan zaten beni tabulaştırmayın dedikçe kitle bunu tabu haline getirmeye çalışıyor.

Hakan Fidan:
Yok olmazsa olmaz şimdi dedim ya bizim toplum bir tane yetenekli adam buldu mu kendisi çünkü tembel çalışmak istemiyor ki o yetenekli adamın sırtına yüklen git.

Sabri Ok:
Hepsi onun sırtına. Devlette yüklüyor bizde yüklüyoruz.

Hakan Fidan:
Tabi yok yani bizim kendi siyasi liderlerimize devlet adamlarımıza bakışımızda böyle kendi ellerimizle yaparız kutsal ederiz ondan sonra kendi elimizle de yeriz hapsede atarız idamda ederiz tarih kitaplarında kötüleriz de yani hiç sorun değil bizim şimdi kendi şeyimizde var.
Afet Güneş
Orada yerleşik bir kadro değil geçmişi olan bir yer değil reşadiye o kadar gelme geçme noktası bir yer ki ne zaman organize oldular da hemen böyle birdenbire aşka gelip eylem yapacak gücü buldular .

Sabri Ok:
Bizim güçler her tarafta var onu söyleyelim. Türkiyenin her tarafında var karadenizde de var toroslarda da var.

Afet Güneş:
Biliyoruz metropolleri de doldurdunuz bu arada patlayıcılarla doldurdunuz.

Sabri Ok:
Yok canım.

Afet Güneş:
Hepsini biliyoruz.

Sabri Ok:
Onlar bir tarafa biz bu süreci ilerletelim önemli olan o.

Afet Güneş
İşte onları göre göre zor gidiyor bunları da görmesek iyi olur.

Hakan Fidan
Taktik konularda anlaşılabilir yani aramızda bir kriz yönetimi yapılır. Kriz hattı kurulur denir ki bizde bilemeyebiliriz aşağıdaki bürokrat emniyet müdürü falanı zanneder işte örgütsel faaliyette bulunuyor dersiniz ki hakan bey yani şurada şöyle bir şey yapılıyor yazıktır günahtır bunun bir şeyi yok veya tam tersine atılan bu adım halk nazarında şey yapacaktır infial doğuracak dikkat edersiniz. Bizim yaklaşımımızda şu ana kadar kendi bürokrasimiz şu bu vesaire ne derden ziyade çözüme yönelik iradenin hedefleri önemli. Şimdi burada biz aynı yaklaşımı sizdende görürsek yani taktik hataları zaman zaman görmemezlikten gelir stratejik olarak bu yoğunlaşmaya gidersek.

Koordinatör ülke temsilcisi
Belki daha az zaman içerisinde olabilir ama bizim Ankara'ya gitmemiz lazım. Dağa gitmemiz lazım. Oslo altıyı hazırlamamız lazım. Bunların hepsi ayrı birer iş ve aynı zamanda sizinde kendinizi hazırlayıp koordine edebilmeniz içinde gerekli olan zamandır. Güzel evet her iki tarafı da tebrik etmek istiyorum sürecin bu yönünde trafik ışıkları yeşile dönmüş gibi görünüyor ve her iki tarafında bu eylemsizlik sürecine devam edilmesi gerektiğini düşünmesi bizleri mutlu etti çünkü olumlu bir siyasi müzakere yapmak için bir alan bir zemin teşkil edecek.

Afet Güneş
Artık kendilerini Ankara da görmek isteriz çünkü en azından mektubu getirecek.
Koordinatör ülke temsilcisi
Teşekkür ederim bizi mutlu ettiniz dağa da gitmemiz gerekecek teşekkürler.

6 Eylül 2011

Din'i hurafe ile yaşayanlar..




Elhamdülillah Müslümanım diyerek yaşayan ülkem halkı din'ini ne kadar gerçek yaşıyor acaba?
İnsanların Allah ile aldatıldığı bu dönemde Kuran'ı duvara süs diye asarak, taştan, türbeden, ağaçtan yardım dilemek islamın neresinde var, bu çok tanrılı din geleneğinde vardır sadece, ama bazıları ısrarla gerçekle yüzleşmek istemez, ne yazık ki cahilin cesareti de boldur, hurafesi de.

Ne diyor Sadi: “Sormaz ki bilsin, sorsa bilirdi.. Bilmez ki sorsun, bilse sorardı.”

Mesela Başbakan Erdoğan'a bakalım, her ne kadar olmayan bir fakülteden mezun olduğunu söylese de imam hatip lisesi mezunu olduğunu hepimiz biliyoruz, Kars’ta “Eb-u Hasan Harakani'nin türbesinin adeta üzerine basan şu ucubeyi kaldırın buradan” dedi..

Kimdir bu türbesi olan hazret ve Tayyip Erdoğan o ucube heykel çıkışı ile kimlere şirin görünme derdindeydi?

Eb-u Hasan Harakani önemli bir Nakşibendi evliyası olarak kabul görür dolayısı ile mesaj Nakşi cemaatine ve onların kıymetli oylarına verilmişti, o türbenin boş ve uydurma olduğunu Nakşiler kadar Erdoğan da bal gibi biliyor.

Nakşiler, “Evliyamız Harakan’da doğmuş, Harakan’da ölmüştür. Mezarı, İran’ın Bistam kenti yakınlarında, Harakan'dadır” derler ve hatta o türbenin de fotoğraflarını yayımlarlar, ama olsun onların  Kars’taki ikinci türbeye de bir itirazları olmaz maksat türbe olsun, fazla türbe göz çıkarmaz nasılsa.

Şimdi gelelim işin hurafe boyutuna..Türbenin yapılış tarihi 1579.
Eb-u Hasan Harakani 70 yaşındayken Kars’ın fethi harekatına katılmış ve orada şehit düşmüş böyle söyleniyor, peki Kars’ın fethi ne zamanmış, yani Harakani ne zaman şehit olmuş, 1064’te…

1579 – 1064 = 515
 
515 yıl !.. Peki nereden icap etmiş 515 yıl sonra türbe?..
1579 yılında Kars Kalesi tamir edilirken bir asker rüyasında Harakani  hazretlerini görmüş, Asker bunu Lala Mustafa Paşa’ya anlatmış, kazmışlar, bir de ne görsünler Harakani hazretleri !.. almışlar, bir türbe yapıp içine koymuşlar.

Çoktur bizim ülkede böyle yüzlerce yıl sonra birinin mezarını bulma ve sonra da cesedini anında teşhis etme gibi adli tıp başarıları,Harakani’nin üstelik de İran’da olan mezarını 515 yıl sonra Kars’ta bulmak ne ki!..

669 yılında 90 yaşında Emevi halife Muaviye döneminde İslam Ordusu’nun İstanbul’u  kuşatması sırasında Şehit olduğu yazılan Hz. Halid Bin Zeyd Ebu Eyyup El Ensari'(Eyüp Sultan) nin cenazesini 1453 yılında Fatih Sultan Mehmet'in hocası Ak Şemsetin'in rüyaya yatmasıyla 780 yıl sonra bulup üzerine camii ve türbe yapmadık mı?..

Eyüp Sultan camisini ziyaret etmek,namaz kılmak her müslümanın severek yaptığı bir ibadettir, ancak gerçek islamın reddettiği, ama insanların Dünyadaki makam, mevki ve protokol sıralarının Eyüp Sultan Camisinde uygulandığını görmek daha acıdır, Allahtan korkmayan bazı siyasilerin, namaz kılmak için gelen insanlardan korktuğunu hiç görmediniz mi? hangi Müslümanın bir diğerine üstünlüğü olabilir ki camide, Allahın huzurunda her kul eşit değil midir, ama birileri çıkıp hem Eyüp sultan türbesini hem islamı kendi çıkarlarına, heveslerine, para kazanma hırslarına alet ediyor, bir çok türbede buna şahit olmadınız mı?..

Hz. Ali ile birlikte Haricilere karşı savaşan Hz. Eyyup, nasıl oluyor da  can düşmanı Muaviye’nin ordusuyla sefere katılıyor ve bu seferde Kimilerine göre komutan İslam dünyasında zulmün ve kötülüğün sembolü olarak bilinen, Hz. Hüseyin’in katili Yezid’tir, kimilerine göre ise Sufyan İbn-i Avf’tır bu çelişkiler sizin kafanızı karıştırmaz mı?..

Hz. Ebu Eyyup Sahabi’ydi, Hz. Muhammed’i Medine’deki evinde 7 ay misafir etti,Bedir, Uhud ve Hendek Savaşı’nın kahramanlarındandı, Hz. Ali’nin hilafeti döneminde onunla birlikte Haricilere karşı savaştı, Hz. Ali döneminde Medine kaymakamlığı yaptı, Hz. Ebu Eyyup’un hayatına dair bundan sonraki bölümler tamamen rivayettir. Yani söylentiden ibarettir,bunlardan biri de İstanbul Eyüp Sultan’daki mezarıdır, Eyüp Sultan’daki sandukada aslında ne var?..

Hurafeler ve uydurma hadislerle birileri inançlarını yaşadığı sanıyor, peygamberimizin söylemediği bir sözü, hiç bir zaman yapmadığı davranışı, onaylamadığı bir şeyi, peygamberimiz dedi, yaptı, onayladı diye ortaya atıyorlar, Dünyada her zaman insanları en iyi kandırmanın yolu Allahı, peygamberi, Kuranı, yani kısaca dini alet olarak kullanmak olmuştur, yaşadığımız şu günlerde bunlara her alanda şahit değil misiniz?..

İslam tarihinde ilk hadis uydurması peygamberimizin sağlığında yapılmış, bir kişinin sevdiği kızı alabilmek için peygamberimizin ağzından bir yalan uydurması ile başlamıştır, bunu duyan peygamberimiz ise herkesi uyarmıştır..

"Kim bilerek ve kasten benim üzerime bir yalan söylerse ateşten yerine yerleşsin."

Hadisleri çeşitli amaçlarla uyduruyor, Müslümanları içlerinden kendi silahlarıyla vuruyorlar, İslam'ı tahrif ederek dini yozlaştırıyorlar, bazı mezhep, tarikat ve cemaatlerin kendilerini güçlendirmek ve taraftar toplama gayretleri de bunlardan birisi, cahil halkın sömürülmesi, siyaset adamlarına yaranıp makam ve mevki koparabilmek, din adamı geçinen bazı sapık ve cahil kimselerin, halkı ibadet ve takvaya gayret ettirmek, kötü şeylerden de uzak tutabilmek için peygamber adına hadis uydurmanın yararlı olacağı inancına sahip olmaları, ırk, aşiret, dil, şehir ve imam taraftarlığı, (fanatizm) gaflet, kibir, cehalet.

Bakınız Sümerolog Muazzez  İlmiye Çığ neler söylüyor, Gazetelerde, televizyon ekranlarında  bir   "sakal" davası sürüp gidiyor 21. yüz yılda ilk çağın insanları gibi totem peşinde koşuyoruz!
Hz. Muhammed, bunu önlemek için, "Ya Rab, benim  eşyalarımı tapınak vasıtası yapma!.." demiş.
Bu hadis, peygamberin ağzından çıktığını bütün hadisçilerin kabul ettikleri 17 hadisten biridir, bu   sözü söyleyen Hz. Muhammed, tıraş olurken kıllarını toplattırır  mıydı?..

Dünyada yüzlerce "Sakal-ı Şerif" diye tanımlanan kıl var. Hepsi uydurma. Topkapı Sarayı Müzesi'nde  "Kutsal Emanetler" diye saklanan bir çok eşya, onun bunun saraya bahşiş almak için getirdikleri nesneler.  

"Fatıma Anamız"ın seccadesi denen seccade, 17. asır halısı, Peygamber'in teyemmüm taşı olarak saklanan taş ise bir Asur tableti, bunun gibi daha birçokları var, bunları bir kitap halinde toplayan ilk Müze Müdürü Tahsin Öz'ün 1953 yılında  basılan kitabı, ne yazık ki zamanın yönetimi tarafından hemen  toplattırıldı ve o günden bugüne de ülkeyi aynı kafada olanlar idare etti! uydurulmuş şeylere inanmak, doğruları araştırmaktan daha kolay geliyor insanımıza.

Bu sakal olayı, bana başka bir olayı hatırlattı diyor ve devam ediyor, 1970-78  yılları arasında, eşim Kemal Çığ Topkapı Sarayı Müzesi Müdürü idi, daha önce de 1944’ten beri Müdür Yardımcısı ve Kitaplık Şefi olarak çalışıyordu  müzede, Müdürlüğü esnasında, o zamanın Diyanet İşleri Başkanı Lütfü Doğan,  "Kutsal Emanetler"i ziyaret etmek için randevu istiyor. Kemal Çığ, gazetecileri getirmemek koşulu ile halka kapalı olan bir günde randevuyu  veriyor, kararlaştırılan günde büyük bir cemaat akın ediyor  "Kutsal Emanetler Salonu"na. Peygamberin hırkası olarak tanımlanan hırka   çıkarılıyor, gelenler büyük bir huşu içinde dualara, kuran okumalara  başlıyorlar ve sonunda her ay bu ziyareti yapmaya karar veriyorlar.

Salonda iş bitince, eşim, baştakileri odasına kahve içmek için davet ediyor, tam kahveler bitmek üzere iken Kemal Çığ, "Hazır  bütün din büyüklerimiz burada iken kafamı kurcalayan bir soruyu sormak   istiyorum." diyor ve sorusunu soruyor:

"Benim bildiğime göre, Hz. Muhammed'in ağzından çıktığından bütün muhaddislerin hemfikir olduğu 17  hadisten biri, "Ya Rab, benim eşyalarımı tapınak vasıtası yapma!..'dır. Şimdi sizin hırka'ya ve diğer eşyalara dualar yapmanız bu hadise karşı değil  midir?"

Bu söz üzerine, gelenlerin hepsi birden yerlerinden fırlarlar ve bir şey söyleyemeden oradan ayrılırlar! Fakat, her ay gelmeyi istedikleri halde bir daha uğramamaları da Kemal Çığ'ın sorusunun yanıtı   olmuştur.

Şimdi ben de bugünkü hocalarımıza soruyorum:
Böyle bir  hadisi biliyor musunuz? Biliyorsanız, neden bir sakal kılı, bir hırka peşine düşenleri ve onlara dua edip onlardan medet umanları uyarmıyorsunuz?  Neden?  Diyerek sözlerini bitiriyor.

Peygamberimiz’in hadis yazımını yasaklaması, Peygamberimiz’in vefatından sonra 4 halife döneminde, yani Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali döneminde de devam etti.

Kuran başı sonu belli bir kaynaktır, oysa hadiste insanlar “Bir tane duydum”, “Bir tane de şu var” diyerek hadisleri çoğaltmışlardır, hadislerin içine çok uydurma girmesinin en büyük sebeplerinden biri hadislerin başı ve sonu belirsiz bir kaynak oluşudur.

Allah’a şükür ki Allah bizi Kuran dışında başka kaynağa muhtaç kılmadı, biz de Allah’ın bu lütfu sayesinde kuran'ı kılavuz edinirsek hurafelerle aldatılmamış olur ve dinimizi doğru yaşarız.

Farkında olarak veya olmayarak bizi eksik, belirsiz ve çelişkili bir dine mensupmuşuz gibi gösterenlerin,dini yalanlarla islamiyete ihaneti Peygamber’e fatura ederek Kuran’ın önüne koyduğu bu uydurmalarla dolu hadisleri atalım ki, Kuran tek başına ortaya çıksın ve çelişkisiz, tastamam dinimizin biricik kaynağı olarak bizi aydınlatsın.

Neticede hepimiz palavralarla büyütülüp bunlara inanmaya alet edildiğimizden soru sorma cesareti gösteremiyoruz, gerçeği bilenler ise dışlanma korkusuyla kabına çekiliyor, sorunun sorulmadığı yerde kutsal değerlerimiz şekil değiştirerek resmileştiriliyor, bu kadar basit işte..


 Tufan Genç

Harakani’nin İran’daki mezar ve türbesinin fotoğrafları için : http://www.naksibendihakkani.com/?page_id=74
Eyüp Sultan türbesinin tarihi gerçeklerini irdeleyen bir yazı :
http://www.odatv.com/n.php?n=hazir-misiniz-gercekle-yuzlesmeye-2905101200