Türk insanını Batı karşısında aşağılık kompleksine sürüklediler. Şimdi bu kompleksi kullanarak Osmanlı ruhunu pohpohluyorlar. Subliminal mesajlarla, Osmanlı dışında gurur duyabileceğimiz, sarılabileceğimiz ve kendimizi değerli hissedebileceğimiz hiçbir değerimizin olmadığı fikrini telkin ediyorlar. Kendisini yeterince güçlü hissetmeyen insanlar “güç”ten bahsedenlerin etrafında toplanırlar. Artık o toplumun kontrolü çok kolaydır.
Batı karşısında yeni bir medeniyet tasavvurunun yegane ham maddesi “güç” değildir. Sadece güce odaklanarak nükleer santrallerle, HES lerle tabiatı linç edip, çevreyi salhaneye çevirenlerin; eğitime, kültüre, bilimsel araştırmalara içerikten yoksun ve sadece şov maksatlı yanaşmaları da zaten Osmanlı vizyonunun bir yansıması olmalı.
Bizi üzebilir ama şunu anlamak zorundayız: Osmanlı Hellen ruhludur. Hellen ruhlu, yani ataerkil, gösteriş ve “güç” odaklı. Kadın anne olunca bir parça statü kazanabilir. Onun dışında kadın ya cariyedir ya da evinin hanımı. Güç, görkem ve gövde gösterileri, halkı padişaha itaate sevk etmek için olduğu kadar, düşmanların içine korku salmak için de gereklidir.
Tıpkı Hellenler’in Zeus’u gibi, padişah da nabız yoklamak ve vakit geçirmek maksadıyla kılık değiştirerek halkın arasına karışır. Padişahların tebaaları ile irtibatı bu kadardır.
Yine tıpkı Hellen Tanrıları gibi padişahlar da vatandaşlarına “kullarım” diye seslenir.
Hellen Tanrılarının Anadolulu dilberlere düşkünlükleri, padişahlarda yabancı uyruklu kadınlara ilgi olarak açığa çıkar.
Osmanlı’daki Hellen ruhunun diğer izlerini, padişahların o müphem Roma ve Bizans ilgisi ile açıklamak da mümkün.
Nitekim, Fatih Sultan Mehmet de eski Türkler'den miras kalan bazı müesseseleri kaldırıp İstanbul’da “Bizantizm” yolunu açmamış mıdır?
Ahilik niçin kaldırılmıştır? Süvari sipahilerinin atlarının eyere ihtiyacı olmasa idi Saraçhane’deki saraçların da kökü kurutulacaktı. Osmanlı’nın ilk dönemlerinde sultanlar emekçi seti , yani önlük giyerek "set çekerler"'di. Fatih Sultan Mehmet ise kılıç kuşandı. Bu büyük zekanın Müslüman olduğundan da zerre şüphemiz yok ancak şiirlerini okurken… Sahi nedir bu abartılı Hz. İsa sevgisi?…
Hiç şüphesiz Fatih Sultan Mehmet büyük bir dehadır ama onun dehasına duyduğumuz „hürmet“ bir dokunulmazlık kılıfına bürünerek aklımızı örterse, tarihimizden gereken dersleri alamaz ve „geçmişimiz“in, „geleceğimiz“ için sunacağı hikmetlerden mahrum kalırız.
Osmanlı ve Hellen arasında daha çok benzer nokta daha var ancak kolektif bilinç altının daha fazlasına hazır olmadığını düşünerek bu kadarla yetiniyorum.
Yukarıdaki satırlar rahatsız edici bulunabilir. Hazırlık olması maksadıyla şimdiden soralım: Osmanlı’nın Hellen ile alakasını kuramayan Neo-Osmanlıcı Muhteşem Yüzyıl karşıtları, Pargalı İbrahim’in Hellen’e duyduğu hayranlığı inkar mı ediyorlar? Öyle bir Kanuni tanımadıklarına göre , öyle bir Pargalı da tanımamışlardır muhtemelen, lakin „tarih“ hep hoşumuza gidenleri anlatmaz.
“Tarih” aklı olanlar için gerçekleri gizlemez. Ne kadar perdelerseniz perdeleyin, fırsatını bulunca söker atar maskeyi . O maskenin altındaki realiteyi görebilmek ise sizin kabiliyetinize bağlıdır.
Demek ki “güç” odaklı ve hegemonyal bir bilinç altı ile Osmanlı’yı diriltmeye kalkışanlar ya bir akıl tutulması yaşıyorlar veya „güç“ dışında çok daha makul gerekçeleri var. Aklımıza gelen muhtemel gerekçelerden bazılarını sıralayalım:
Osmanlı’yı Türk saydıkları veya sandıkları için böyle düz bir mantıkla, kör gözüne parmağım savunuyorlar.
Osmanlı Türk müdür?
Bugün Osmanlı şiiri denilince neden aklımıza Kaygusuz Abdal, Yunus Emre, Pir Sultan, Karacaoğlan değil de; Baki, Fuzuli, Nedim gelir? Kimdir bu insanlar ve gerçek ana dilleri nedir? Örneğin Osmanlı sarayında çalışan hattatlar nerelidir? Minyatürcüler nerelidir? Ebu Suud Efendi neden “ Yunus Emre okuyan şirke girer?” diye fetva verir?
Osmanlı’yı Türklüğe, yani soyumuza dayanarak savunmaya kalkışırsak işin içinden çıkamayız, çünkü:
Osmanlı bir Doğu Roma İmparatorluğudur. Fatih Sultan Mehmet’in talimatıyla Osmanlı Sultan tuğralarına “ROMA İMPARATORU” yazdırılır. „Osmanlı“ da Roma İmparatorluğu gibi, merkezdeki zenginliğini başka kültürlerden kabiliyetli, parlak insanları merkeze taşıyarak harcar. Plautus Romalı değildir. Terentius keza öyle. Osmanlı’ya bakarsak; Mimar Sinan Rum asıllıdır. Osmanlı mimarisinin şekillenmesinde ermeni nakkaşların, rum kalfaların emeği vardır. Osmanlı’yı Osmanlı yapan devşirmelerdir. Osmanlı‘yı Türk sandığı için savunan muhafazakar milliyetçi zevatın Osmanlı’nın “Türk” kelimesini nasıl kullandığına bir zahmet göz atması lazım. Buyrun size birkaç örnek : etrak-ı bi idrak (idrakten yoksun Türkler), Türk atına binince bey oldum sanır, Türk olana şehir içi zindan olur, Türk pohpohu acem pehpeh i sever, “Türk denişmend( bilgili) olur, adam olmaz”, “ Türk ne bilir bayramı, lak lak içer ayranı”, “Türk ve tosun, çünkü doğdu anadan, öğüt aldı eşek ile danadan” (bknz. “Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak”, Ziya Gökalp).
Bütün bunların arasında Osmanlı’yı İslam devleti sandıkları için savunan Müslüman muhafazakarlar çoğunluktadır. Osmanlı İslam devleti midir peki?
Osmanlı İslami bir devlet olabilir ama bir İslam devleti değildir.
Osmanlı islami bir imparatorluktu. Tebaasında islami yaşam tarzını öncelleyen ama hukuki uygulamalarında şer’i yasalara göre hareket etmeyen bir imparatorluktu. Şeriatın uygulanmasına yönelik talepler çöküş dönemlerinde karşımıza çıkar. Bu talepler de ıslahat hareketleri ile engellenmeye çalışılır. Zaten Osmanlı’nın çöküşünü hızlandıran da bu talepler karşısında hanedanlığın takındığı çelişkili tavırdır. Merkezde geleneğe ve islami kurallara ağırlık verilmeye çalışılırken, surların dışında farklı bir politika izlenir. Örneğin mehteri kaldırıp, onun yerine gayri müslim kültürü temsil eden Mızıka-i Humayun’u getirir.
Şer’i uygulamalar Osmanlı’nın çöküş sürecinde söz konusu olur. Evet, Osmanlı döneminde alkolün yasaklandığı olmuştur ama ne zaman, hangi padişah zamanında? O zamana kadar neden yasak değildi? Osmanlı’nın İslam devleti olduğunu söyleyenler bir tane „Had“ hükmü ile (el kesme) verilen dava örneği gösterebilirler mi? Babadan oğula geçen yönetim anlayışı şer’i hukukun hangi maddesinde yer alır?
Demek ki, Osmanlı’yı İslami gerekçelerle savunarak diriltmeye çalışanlar da gaflettedir.
Osmanlı’yı tanımak güzel ama Osmanlı’nın reenkarnesi olmayı istemek absürttür. Osmanlı zihniyetini “güç” saplantımızdan dolayı, yani aşağılık komplekslerimizi bastırmak için diriltmeye çalışıyorsak çok fena yanılıyoruz. Çünkü uygarlığa giden yol güce güç katmaktan değil; var olan gücü bilime, sanata, kültüre vakfetmekten geçer.
Osmanlı’yı milliyetçi bir damarla savunup, şahlandırmaya kalkışıyorsak daha fena yanılıyoruz. Çünkü Osmanlı Türklüğe dayalı bir imparatorluk değildi. Bilakis, Türkler tarafından yıkılmış bir imparatorluktu.
Osmanlı’yı muhafazakar, mukaddesatçı bir çizgiden hareketle yeni dünyaya hakim kılmaya çalışıyorsak çok daha fena yanılıyoruz. Çünkü Osmanlı bir İslam imparatorluğu da değildi. Osmanlı tüm dinleri, mezhepleri, yani azınlıkları koruduğu ve hepsine hitap edebildiği için İmparatorluk oldu. Bu istikametinden saptığı ve İslam’ı merkeze taşımaya kalkıştığı için de yıkıldı.
Buyurun, yine Osmanlıcılık yapın. Yapın ama ne olur bir zahmet izahını da yapın.
Niçin Osmanlı’yı diriltmeye çalışıyorsunuz?
Emine Aslaner
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder