4 Mart 2013

İmralı’daki “Görüşme Notları”ndan seçme görüşler...

 


İmralı’daki “Görüşme Notları”ndan seçme görüşler...

Bugünkü Milliyet’te Namık Durukan imzalı güzel bir haber var:

“İmralı zabıtları”

Bilindiği gibi, BDP’li Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Önder ve Ahmet Tan, 23 Şubat’ta İmralı’ya gittiler, Abdullah Öcalan’la bir MİT yetkilisinin gözetiminde görüştüler. O “görüşme notları”nı yayımlayan Namık Durukan, kamuoyunu bilgilendirme görevini üsteleniyor; tarihe not düşüyor.

“Görüşme notları” şöyle başlıyor:

“Tarihi bir toplantıya başlıyoruz. Nasıl bir yöntem izleyelim?”
“Size nasıl uygunsa...”

"Kandil'e BDP'ye ve Avrupa'ya üç nüsha mektup yazdım. Heyet ile dünden beri yoğun olarak tartışıyoruz. Özal'dan beri teşebbüs içerisindeyim, akim (akamete uğradı, kesintiye uğradı) kaldı. Şimdi akamete uğramaması lazım. Uğrarsa, tırnak kesilirse felaket olur. Türkler de bunu bilmeli; başarısızlık orta ve üst düzey savaş, isyan, kaos hepimizin hayatı söz konusudur. Şimdiye kadar yaşadıklarımız devede kulak kalır. Kesin başarı hedefi ile sonuçlanması lazım. Yeni diyalog sürecine yükleniyorum. Dostlarımızın ve halkımızın eski kalıp mücadeleleri bir kenara atmaları lazım.”

“Görüşme Notları” denen “tutanak”ta neler var?

Çok şey var. Biz, yorumunu okuyana bırakarak, konuşmalardan bir “seçme” yapalım dedik.

Seçme: 1
“... 2001-2004'te biz eylemi 'tak' diye kestik. Hükümet anlamadı, 'terör bitti' dediler. (Ahmet Tan’a dönerek) Sayın Altan bilirsin, İslamcıların 40 yıllık rüyasıydı, rüyalarını gerçekleştirdik. Biz AKP'ye iktidarı altın tepside sunduk. Bize bir teşekkür etmedikleri gibi 2. Atatürk rolüne soyunup daha çok üstümüze geldiler, ezmeye çalıştılar."

Seçme: 2
“... Benim çok inatçı olduğumu biliyorsunuz. Ben ilk günden demokratik Cumhuriyeti savundum, onlar beni anlamadılar; "APO'yu bitirdik" dediler. “Stratejik hatalar yaptılar. Ergenekon'u saptılar umarım bu sefer böyle olmaz. Onun için benimle oynanmayacağını özellikle AKP'ye anlatmalısınız. AKP'lilerle konuşun anlatın. Siz Meclis'tesiniz size çok görev düşüyor. Anlamlı bir uzlaşmaya gidilseydi (Ecevit döneminde) ne Ergenekon ne AKP olmazdı.”

Seçme: 3
“... AKP'nin çıkışları yanlıştır. Son bir buçuk yılda büyük bir savaşa yüklendiler. Nihai tasfiye operasyonları yaptılar. Sayın Başbakanı buna inandıran ekip (2011'de) PKK'yi bitireceğiz' dedi. 10 bin kişiyi (KCK) içeriye aldılar, Bu güç MİT'e de darbe planladı. Ben hemen devreye girdim, 'bu darbedir' dedim. Ergenekon'dan farkı yok. Başbakan MİT'e darbe yapılınca sıranın kendisine geldiğini gördü, Başbakan vatana ihanet suçundan tutuklanacaktı. (Durdu yeniden söze başladı) Genelkurmay Başkanının (İlker Başbuğ'u kastetti) tutuklanması da budur. O güce Cevat Öneş 'darbe' dedi. Bu yüzden ben devreye girdim, yardımcı olayım dedim.”

Seçme: 4
“... Bir darbe var, fakat derinliğini tam fark edemiyorum. MİT'i düşürseydiler. Türkiye'de tüm kaleler düşmüş olacaktı. Hakan Fidan tutuklansa, sonra sıra Başbakan'a gelecekti. Benim bu süreci canlandırmam, darbeyi engelleme sorumluluğu... Darbeyi önleyebileceğimi fark ettim ve süreci başlattım.”

Seçme: 5
“Türkiye'de 3 koldan paralel devlet çalışması var. Bu ilişkileri sabote edilmeye başladı. Sıradan lobiler değil. ABD'de Yahudi, Ermeni ve Rum lobileri stratejik ve taktik müdahale ediyorlar. Her 3'ü de Anadolu çıkışlıdır. Sözde bir hükümet var, sözde bir parlamento var. CHP ve MHP paralel devletin izdüşümleridir, basit aletleridir; AKP'ye de, medya ve iş adamlarına da sızmışlar. Sadece MİT kalmış, hedeflenen bizim geliştirdiğimiz diyalogdur. MİT Müsteşarı düşürülmek isteniyor.”

Seçme: 6
“Ergenekon’un bizden beklentisi 2002’den itibaren savaşı tırmandırmamızdı. Ben AKP’nin tam olarak oturması ve olgunlaşması için bilerek bekledim, sabrettim. AKP anlar dedik. AKP darbe ile uğraşırken başını belaya/derde sokmayalım dedik. Onlar darbelerle uğraştılar. 2007, 2009 hatta 2011’e kadar seçim hesapları, oy hesapları yaptılar. Ben geri çekildim.(...) Süreci esastan bozan güç kim diye baktım. (...) 7 Şubat MİT’e darbesi... Ben bir darbeyi sezdim. Cezaevi müdürüne ‘Hakan Bey’i (MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı kastediyor) yalnız bırakmamak gerekir’ dedim. Sözlü, yazılı iletişime geçtim, 5 ay önce tekrar kanal açıldı, diyalog başladı."

Seçme: 7
Sırrı: Rojava (Suriye'nin Kürt bölgesi) için bir aktarımınız olacak mı?
Öcalan: Suriye'de Kürtler iki tarafla da görüşsünler, kim haklarını verirse onunla çalışsınlar. Suriye Demokratik Kurtuluş Cephesi olsun. (...) Kürtler (Suriye'deki Kürtleri kastederek) Barzani'nin emrine giremez. Onun çizgisi farklı. Kürtler mutlaka bir öz savunma gücü oluşturmalı.”

Seçme: 8
Sırrı: Sayın Başkanım Kandil diyor ki: ...
Öcalan: (Sırrı'ya dönerek) PKK bile beni anlamıyor. Beni bir ağabey bir baba gibi görüyor. Endişlerini paylaşıyorum. (...) Ben 3 aşama ve 10 ilke öneriyorum. Bu yazı üzerine cesurca tartışacaksınız. Bunu Kandil’e ve Avrupa’ya götüreceksiniz. Kendi aranızda iş bölümü (heyeti kastederek) yaparak, Kandil ve Avrupa’ya bu görüşmeyi anlatın. Daha önce 3 hafta demiştim ama 2 hafta içerisinde gelirse, görüşlerimi revize ederim. (...) Newroz’a bunu ilan etmek istiyorum. İlanı ben yapacağım. (Sırrı’ya dönerek) Kolektif haklar ve Kürt reformu yasası yapılacak. Biz demokratik özerklikte ısrar edersek, bu sabote olur.”

Seçme: 9
Sırrı: Başkanım her şeyi konuştuk. Bir de başkanlık meselesi var. Kamuoyu bu konuda çok hassas.”
Öcalan: Başkanlık sitemi düşünebilir. Biz Tayyip Bey’in başkanlığı destekleriz. Biz AKP ile bu temelde bir başkanlık ittifakına girebiliriz. Yalnız Başkanlı ABD’deki gibi olmalı, devlet meclisi gibi senato. İkincisi, bir de halklar meclisi. Bunu adı demokratik meclis de olabilir.”

Seçme: 10
Sırrı: Sizin konumunuz ne olacak?
Öcalan: (Gülerek) Ne ev hapsi, ne de af bunlara gerek kalmayacak. Herkes, hepimiz özgür olacağız. Şunu bilin ki bu hamlem komployu boşa çıkaracaktır. Ben komployu aşıyorum. Başarılı olursam, Ne KCK tutuklusu kalır ne başkası. Bu olmazsa 50 bin kişiyle halk savaşı olacak. Ölen ölecek, ben karışmıyorum. Yalnız, herkes bilmeli ki, ‘Ne eskisi gibi yaşayacağız, ne de eskisi gibi savaşacağız’. Kendime güveniyorum. Şunu iyi bilin devlet de ben de vazgeçemeyiz. Tarihi bir barış ve demokratik yaşama geçiş.”

"Görüşme Notları", nereden nereye geldiğimizin anlatımıdır.
Güncel soru şu olabilir mi?

Nereye gidiyoruz?.


Turgut Çelik Milliyet blog

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder