16 Ekim 2012

"SOVYET-FİN SAVAŞI"

Amerika da Vietnam'a aynen böyle savaş ilan etmişti, ve yıllar sonra bu gerçeği açıklamak zorunda kaldılar.
 
 
 
 
Çoğumuz bilmez, azımız hatırlar. Oysa, "Sovyet-Fin Savaşı"nı, nedenlerini, sonuçlarını bilmemizde ve anımsamamızda yarar vardır.
Sovyet ordusu, 2. Dünya Savaşı'nın başlarında, 1939 sonbaharında, Finlandiya'ya saldırmıştı. "Finlandiya'nın, topraklarında Sovyetlere askeri üs vermeyi ve Rusya ile sınırında değişikler yapılmasını kabul etmemesi" bu saldırının gerekçelerindendi.
Dört Rus hudut koruyucusunun ölümüne yol açan top ateşinin Finlandiya'dan geldiği de ileri sürülmüştü. (Sonra bunun Rusya'dan atıldığı anlaşıldı.)
Sovyetler'in Finlandiya'nın üç misli kadar askeri, otuz misli uçağı, yüz misli de tankı vardı. Stalin, Finlandiya'nın en fazla iki hafta içinde bir baştan diğerine işgal edileceğine inanmaktaydı. Sovyet askerleri, hızlarını alamayıp Finlandiya'nın ötesinde yer alan İsveç'e girmemeleri konusunda resmen uyarılmışlardı.
 
Bütün bu avantajlarına rağmen savaş iki haftada bitmedi, üç ay sürdü. Finlilerin savaşta yiten 26 bin askerine karşı 127 bin Sovyet askeri öldü. Finlandiya baştan başa işgal edilemedi, topraklarının % 10 kadarı Rusya'ya bırakıldı ama bu ülke varlığını sürdürmeyi başardı.

Koskoca Sovyetler Birliği'nin ufak ve cılız bir ülke karşısında beklenmedik boyutta bocalaması nedendi?

Stalin'in ordunun komutanları arasında yaptırmış olduğu "temizlik"ti: Sovyet ordusu'nun 5 mareşalinden 3'ü, 15 ordu komutanından 13'ü, 9 amiralden 8'i, düzene karşı darbe tasarlamak, düşmanla işbirliği ve casuslukla suçlanarak öldürülmüş ya da hapislerde çürütülmüştü.

En seçkin komutanlarını yitirmiş ordu, ufacık bir düşman karşısında bile bu boyutta fire vermişti. O zamana ait arşivler açıldığından, bugün komutanlara yönelik  suçlamaların düzmece olduğunu, (Brezezinski ve birçok araştırıcının yorumlarına göre) Stalin'in yurttaşlarını korkutarak kontrol altında tutmak için böyle davrandığını bilmekteyiz. Sadece komutanlar değil, Osip Mandelstam, Boris Pasternak, Isaac Babel gibi önemli yazar ve V. Mayerhold gibi tiyatrocuların da benzer suçlamalarla karşılaşmış olmaları bu görüşü pekiştirmektedir.


Bugünü doğru yorumlamanın yolu, tarihi iyi bilmek ve tarihten gereken dersleri almaktan geçer.

 

1 yorum:

  1. Hiç ibret alınsaydı, tarih tekerrür eder miydi? Can Dost...
    Bugün bir kere daha yüreğim sızladı, bizde içeri atmayı bırak oğlunun cenazesinde bile kalmaya tahammül gösterilmiyor.
    Yazıklar olsun bize, daha ne diyeyim...

    YanıtlaSil