26 Eylül 2010

Kentsel dönüşüm ..



VATANDAŞIN OLAN BİTENDEN HABERİ BİLE YOK!

Başımı sokacak bir çatım var diye güvenmeyin yarın yatacak bir yeriniz bile olmayabilir.
Bir sabah kapınıza yerel yönetimlerden birkaç adam gelip, tapusu sizde olan evinizi boşaltmanızı isteyebilir.
Yine bir sabah,Mahallenize dozerler girmiş olabilir “Evim var,” diye bir güvenceniz kalmadığını anlayabilirsiniz.
Bir zamanlar Türkiye’nin kalbi diye nitelenen Anıtkabir’in taşındığını da görebilirsiniz,hatta mezarlıkları bile bulamayabilirsiniz, namaz kıldığınız camii`yi dozerlerle yerle bir ederlerken seyredebilirsiniz .
Kendi evinizi, arsanızı bir başka iş yapmak için teminat olarak gösteremeyebilirsiniz.

Belediyelerin istediği fiyattan evinizi aldığına, yine kendi belirlediği fiyattan size yeniden satmasına tanık olabilirsiniz.

“Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı” kararı sonucunda mülkiyet hakları kısıtlanan vatandaşlarımızın  Bireysel olarak itiraz hakkı yok,hükümet tarafından kaldırıldı!!!

Belediye sınırları içerisinde mülkiyet güvencesi fiilen ortadan kalkmıştır.

Ülkemizde yaşayan hiç kimse, gelecekte ev yapıp başını sokacağını düşündüğü bir arsası veya başını sokacak bir evi olduğu için kendini güvende hissetmeyecektir.

Bu yasa ile kentin tüm değerleri, anıtlar, tarihi ve kültürel varlıklar, kentlerin çoğunlukla en yeşil bölgeleri olan kamuya ait alanlar, parklar dahi kaldırılabilir, dönüştürülebilir, “geliştirilebilir” hale gelmiştir.

Hiçbir gerekçe gösterilmeksizin “Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı” ilan edilecek alanlarda, tüm gayrimenkuller üzerindeki tasarruf hakkı bütünüyle belediye meclislerinde çoğunluğu elinde tutan parti gruplarının ve başkanlarının eline geçmiş, teknik bir konu olan planlama gerektiğinde siyasi rakibini mülksüz, yandaşları ise zengin yapabilecek siyasal bir araç haline getirilmiştir,bu demokrasiyi ve özgür seçme hakkını dahi ortadan kaldırabilecek büyüklükte bir güçtür.

Komşunuzu seçme hakkınız asla yok!!!
Belediyeler büyük bir iştah içerisinde, yurdun her yerinde ve kentlerin yapılı yapısız tüm alanlarında, halihazırda bu alanlarda barınan insanların maddi imkanlarını, sosyal yaşamlarını, kurulu düzenlerini hiçbir şekilde dikkate almadan, hepsi birbirine benzeyen ve adına "Kentsel Dönüşüm" dedikleri projeler üretmeye giriştiler.

Belediyeler Türkiyenin en büyük mütahiti haline getirilmek istenmektedir. Bu düzenleme ile evi başına yıkılarak sokağa atılan vatandaş, kendi malını belediyenin belirlediği fiyattan, belediyeden tekrar satın almak zorunda bırakılacak, içinde yaşayacağı evin tasarımı, büyüklüğü, kalitesi, mutfağı, banyosu, tuvaletinin alaturka mı yoksa alafranga mı olacağı hakkında dahi söz söyleme hakkı bulunmayacak, inşaatı yapacak kişiyi seçme hakkı elinden alınacaktır.

Yapılmak istenilen bu düzenlemeyle vatandaş, Ankara da İ. Melih gökçek, İstanbul da Kadir topbaş’ın ve onların müteahhitlerinin dünya görüşü, zevki ve insafına uygun yapılacak binalarda, çok yüksek bedeller ödeyerek oturmak zorunda kalabilecektir.

Artık inşaatınızda sizin hükmünüz geçmez!!!

Yasalara ve yürürlükteki planlara göre inşaat ruhsatı alıp inşaata başlayan vatandaş, gayrimenkulünün bulunduğu alan belediye meclisi tarafından “Kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı olarak ilan edildiği anda, binası %99 oranında tamamlanmış olsa dahi, yaptığı konut eğer belediye başkanının “hayalindeki” projeye uymuyorsa, inşaatı 5 yıl süreyle durdurulabilecek, bu süre istenilirse on yıla kadar uzatılabilecektir.

Bu durumda vatandaş emlak vergisi ödemeye devam edecek, beş veya on yıl içerisinde kullanılmadığı için eskiyen yapısı için belediyenin tek taraflı ve bence keyfi olarak belirleyeceği değerlere razı olmaya mecbur bırakılacak, yapmış olduğun harcamaların gerçek miktarının, geçen süre içerisinde malını kullanamamaktan dolayı karşı karşıya kalacağı, kira geliri ve benzeri kayıplarının tazminini isteyemeyecektir.bu anlayışı çağdaş hukuk devleti normları içerisinde görmek mümkün değildir.

Nedeni açıklanmayan, dolayısıyla kamu yararı içermiyor olması muhtemel bir “Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı” kararı sonucunda mülkiyet hakları kısıtlanan vatandaşlarımızın yapabileceği ne kaldı,bu yasayı çıkaran da hükümet,Anayasa mahkemesine üye atayacak olanda,peki şimdi bizler kimi kime şikayet edeceğiz söyler misiniz...

Halkı tehdit etmekten hiç sıkılmayan hatta Hayır diyenleri darbeci ilan eden Başbakan ve Belediye başkanlarının elindeki koza bakın şimdi! bu işte evet çiler de hayırcılar da aynı kefede ve aynı korkuyu yaşayacak bence,çünkü paranın ve saltanatın dini imanı olmaz diyen Başbakana sahibiz değil mi,haydi Milletim kolay gelsin...

6 yorum:

  1. Bu anlattıkların işin acı olan hukuk boyutları..Bir de çimentodan ve demirden çalanların yaptıkları kentsel dönüşümün, ilk sallanmada başa çöküşünü düşünebiliyor musun sevgili Tufan?..
    Ben bedduayı sevmem daha doğrusu korkarım.. Ama içimden yükselen bir feryada engel olamıyorum olmak da istemiyorum. İlk yıkılacak proCenin altında kalsınlar diye..
    Sevgilerimle..

    YanıtlaSil
  2. Bu kadar ayrıntılı ve ciddi açıklama da ne yazık ki hiçbir ses getirmeyecek. Ayağının altından halısı çekilen bir toplum, geleceğini değiştiren, hukuk güvencesini kaldıran bir anayasa değişikliğine, Aziz Nesin'in öngörüsüne yakın bir oranda tepki vermişken şimdi hakkını hangi mahkemede arayacak, hangi hakimden medet umacak?

    YanıtlaSil
  3. Bindik bir alamete...
    ama
    izin vermeyiz eninde değilse de sonunda, rahat ol sen.
    sevgiler

    YanıtlaSil
  4. sevgili tufan abi yani çok üzülürek okudum.okurken içim yanıyor ,bi eziliyor ruhum.bana "evet" diyenler "evet çıktı şiştin mi" diyor ?! bunların geyikleri değil elbette ama bu başlarına gelicek felaketi iyi sanıp ,bokun içinden kedinin kuşu çıkarması misali temizlendikçe adam olucağını sanması gibi bu saf gülüşleri,kullanılmış olduklarının dahi farkında olmamaları dokunuyor.
    ve ben gelecekten hiç ama hiç umutlu değilim,bir Türkiye'nin kalacağından emin değilim.
    demiş ya birileri "ya kanlı olacak ya kansız" ,elimde Allahtan emanet canım var son damlasına kadar helal olsun.Eğer kurtuluş savaşında şehit düşen ben olsaydım hakkımı helal etmezdim,yasa da bile yeri yok "bilmiyordum suç olduğunu" demenin.facebookta cirit atcağına okusalarmış kanmasalarmış ,allah inşallah korkularımızı hayra,sabahlarımızı güzelliklere çıkarır.anneme diyim bari toki taksidi ödemeyelim koluna bilezik alalım diye ;)işte ağlancak halimize güleriz böyle :S
    ya karışmak gibi olmasın ama şarkı güzel olsada sazan aksunun bestesi yakışmıyor senin sayfana.kendi adıma ben tüm şarkılarını shıft del yaptım,çöplüğümde bile işi yok beni "2 dünyada da lekeli"sayan hadsizin.işine karışmak gibi olmasın ,de me sonra "aylardır gelme uğrama sayfama ,bak şunun yorumuna " diye kızma :))

    YanıtlaSil
  5. Merak etme demem öyle,evet haklısın,bende gereğini yaptım ve çıkardım.
    Teşekkür ediyorum güzel yorumun için ama merak etme bu ülkeyi kimseye kaptırmaya niyetimiz yok.

    Sevgilerimle.

    YanıtlaSil
  6. evet işte sırf bu daralan ruhumu,bu umutsuz kalbimi toparlayabilmek adına "Nutuk"u okumayı düşünüyorum ,en birinci ağızdan sonuçta.hatta bir hocam vardı Tülay Aytekin gördüğüm en iyi tarih hocası,ben hayatımda cepheleri anlatırken ağlayan öğretmen görmemiştim.bana Nutuk'u al oku dedi(hatta kendide "Tarihten Ders Almak" adında bir kitap çıkarttı yakınlarda,alıp okumadım ama etkileneceğim kesin),umutsuzluklara birebir diye ama bilemiyorum işte çok çaresiz hissediyorum kendimi,kimbilir damarımda akan o asil kanın farkında değilimdir,son 1 yıldır yaşanan olaylar çok ümitsizliğe soktu beni.umarım güzel yarınlar bizi bekliyordur.
    V For Vendetta da Evey'nin bir sözü var "dünyanın iyiye doğru gittiğini hiç görmedim" diye.bana bir "V" lazım galiba :) eğer izlememişsen şiddetle tavsiye ediyorum.
    ayrıca teşekkürler,fikrimi kaydedeğer bulmuşsun :$

    YanıtlaSil