3 Ağustos 2010

Ye kürküm ye!!!


“İstanbul’un güzide semti Emirgan sırtlarında Reşit Paşa adında bir muhit var.

Muhitte, Aykan sokak 10 numarada da güzel bir villa var.

Bir genç adam, Aykan 10 numaradaki villayı gezer ve pek beğenir.

Kısa süre sonra bir başka adam gelir ve villa sahibine ‘Kaça satarsınız’ diye sorar.

Villanın sahibi bir Avusturyalıdır. Avusturyalı, mülkünü satmak niyetinde olmadığını için uçuk bir fiyat söyler: ‘Bir milyon yedi yüz bin dolara satarım.’

Alıcı hiç üstelemez ve pazarlık yapmaz, ‘tamam’ der.”

 Avusturyalı mülk sahibine 500 bin dolar nakit ön ödeme yapar. Villanın içinde kiracı vardır, çıkması beklenir ve nihayetinde tapu devri de yapılır. Devir esnasında bedelin bakiyesi, yani bir milyon 200 bin dolar ödenir.


Dikkat edin, paralar hep nakit ödeniyor.

Genç adam çok mutlu olur ve ortağı olduğu şirket villaya taşınır.

Bu genç adam Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın büyük oğlu Ahmet Burak’tır.


Peki, kimdir parayı ödeyen?

Villa ofisin parasını nakit ödeyen kişinin adı Sıtkı Ayan.

Nereden çıktı bu isim?


Hafta sonu (23 Temmuz) İran’dan Londra, New York gibi finans merkezlerini dalgalandıran bir açıklama geldi. Açıklamaya göre; Türkiye ile 1 milyar Euro yatırım ile bir boru hattı inşa etmek için anlaşmaya varıldı. Boru hattından Avrupa'ya gaz ihracatı gerçekleştirilebileceği de söyleniyordu.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız o gün bir başka AKP zenginin otelinde (Rixos’ta) düzenlenen toplantıya katılmıştı. Muhabirler sordu, Bakan Yıldız yanıtladı:

"Botaş veya Türkiye Cumhuriyeti Enerji Bakanlığı olarak böyle bir anlaşma imzalamadık".

Oysa anlaşma İran petrol bakanının Yıldız ile görüşmesi esnasında imzalanmıştı.


Ayrıntılı açıklama ise aynı gün bir şirketten geldi. Mesela Hürriyet gazetesi bu açıklamayı şu başlıkla verdi:

“İran ile 1 milyar Euro’luk boru hattı imzasından Som Petrol çıktı.”

Kim bu Som petrol? Bu anlaşma nasıl imzalandı? Tabi kimse sormadı. Hem hükümet korkusundan hem de körleşme tercihi yüzünden.


Hani Burak’a villa ofis alan Sıtkı Ayan vardı ya…

İşte Som petrolün sahibi o Sıtkı Ayan’dır. Kimse tanımaz Sıtkı Ayan’ı. Sivas’ın Göl ova beldesinde doğup büyümüş olan Ayan, İstanbul İmam Hatip Lisesi ve ardından Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesini bitirmiş dini bütün bir insandır.

Ayan üniversiteyi 1984 yılında tamamlar. O günden itibaren serbest meslekle uğraşır. Serbest meslek denilince, mühendislik ofisi, berber, çilingir gibi meslekleri anlamayın. İlahiyatçı Ayan petrol işi yapar. Som Petrol’ün merkezi de İngiltere Londra’dadır. Şirket bilançosunun büyüklüğü ise milyar dolarlarla ifade ediliyor.

Peki Gölova’lı Ayan nasıl olur da böylesine zenginleşir?


Yine 1.5 yıl önce yayımladığımız bir başka haber daha var. Bu haberin giriş paragrafı da şöyle:

“Türkiye’nin henüz tanımadığı bir zenginden söz edeceğim.

Tanıklardan dinledim; bu kişi telefonda Başbakan’a “Tayyip Bey” diye sesleniyor. Eline telefonu aldığında dere tepe derken, fasılasız 40 – 45 dakika konuşabiliyor.

Bu kişinin şirket merkezi yurt dışında ve İran ile Sudan’da petrol ve doğal gaz kuyuları bulunuyor. Tabi kuyu imtiyazlarına nasıl sahip olduğu ayrı bir hikaye. Yasal kısıtlar nedeniyle şimdilik isim veremiyorum ama zaten isimler değil, ilişkiler ve servetin nasıl kazanıldığı önem arz ediyor.”

Başbakan’la çat kapı görüşen kişi de Sıtkı Ayan’dır. Milyarlarca doları, Euro’yu yönetir. Ve biz bu isme İran’la yapılan bir anlaşmada rastlıyoruz.

Atalar, perşembenin gelişi çarşambadan belli olur, derler. İran’daki iş tamam. Sıra Sudan’daki petrol kuyularının değerlendirilmesine gelmiş görünüyor.

Diğer taraftan Sıtkı Ayan vakası, Başbakan ve AKP Hükümetinin İran ve Sudan ilgisi bakımından da ilginç bir örnek oluşturuyor.

Başbakan’ın iki oğlu var: Necmeddin Bilal Erdoğan ve Ahmet Burak Erdoğan.



Küçük oğlan Necmettin Bilal 28 yaşında; büyük olan Ahmet Burak ise 30’lu yaşlarda.


Bilal’ın, aile dostu Cihan Kamer’le kuyumculukta ortak olduğunu ve Amerika’da yaşarken, emek sarf etmeden bu işte gelir elde ettiğini biliyoruz. Ayrıca kozmetik şirketine ortaklığı filan var…


Burak’ın ise Bumerz ve MB isimli iki denizcilik şirketinde yönetim kurulu üyeliği ve ortaklığı bulunuyor.


Peki, hepsi bu kadar mı?


Acaba Başbakan’ın oğullarının yurt dışında şirketi var mıdır?


Henüz uluslar arası belgelere ulaşamıyoruz ama güvenilir kaynaklarımızın aktardığına göre böyle bir şirket var.


Bu şirket deniz taşımacılığı yapıyor ve bünyesinde 10 kadar gemi barındırıyor.

Bumerz şirketinin ilk adı Turkuaz’dır. Aralarında Burak Erdoğan’ın bulunduğu beş ortak, 10 Nisan 2006’da bir milyon lira sermaye ile Turkuaz’ı kurar. İlk adres Üsküdar İmrahor mahallesindedir. Ortaklar arasında Başbakan’ın ağabeyi Mustafa Erdoğan, eniştesi Ziya İlgen ile 2001 yılında Burak Erdoğan’ın kayınpederi olan Osman Ketenci yer alır.


Burak Erdoğan, 250 bin liralık sermaye ile şirketin yüzde 25’ine sahiptir. Yüzde 25’er pay sahibi diğer iki isim ise büyük enişte İlgen ile amca Erdoğan’dır.

 
Bilgimiz; hadi diyelim, iddiamız şu: Oğullar, Başbakan’ın “gemicik aldı” tariflerini çoktan aşmış görünüyor.


İyi güzel de, Erdoğan soyadını taşıyan bu genç insanlar nasıl böyle bir servete ulaşıyor.


Tabi ki babaları sayesinde.


Biz yine tedbirli olmayı tercih ederek şu iddiayı dillendiriyoruz:


Atasay Kuyumculuk’un patronu Cihan Kamer “Çocuklara yardımcı oldum” demişti.


Yurt dışındaki gemicilik şirketinin satın alınmasında da, Başbakan’a Tayyip Bey diyen zengin amca “yardımcı oluyor”.


Peki, ne karşılığında?


Dikkatinizi çekiyordur; dünya insan hakları örgütlerinin lanetlediği Sudan yönetimi son birkaç yıldır çok sık Ankara’ya gelir oldu. İddiaya göre; Sudan’da o kişiye üç petrol kuyusu imtiyazı veriliyor. Bu kuyuların alınmasında da bizzat Başbakan aracılık ediyor. Başbakan’a sorarsanız, Türk müteşebbisine destek oluyor.

Varın, yorumu siz yapın.


Başbakan da biliyor ki; büyük oğlu Burak, o zengin kişinin karşı ofisinde vakit geçiriyor. Hemen her gün de bu zengin amcasıyla hasbihal ediyor.

Oda tv.com

Ey benim fakir fukara,garip guraba halkım,daha nereye kadar uyuyacaksın! senin inançlarını sömüren bu sülüklerden ne zaman kurtulacaksın,,şimdi de başına bir evet şapkası giydirdiler meydanlarda seni teşhir ediyorlar ve tüm yalanlarını gözlerinin içine baka baka sana onaylatıyorlar,Şimdi bir bu yazıyı oku ve birde elindeki maaş makbuzunu,hala sırtına basılmasına müsaade edeceksen sana hayırlı yolculuklar bu yaşamında,çünkü öbür dünyada  yakana yapışacaklar sırada bekleyecek bilesin...

3 yorum:

  1. Hiç kimse ÖBÜR dünyada kimsenin ümüğüne yapışmıyor sevgili Tufan.. Çünki öyle bir dünya YOK! Ve bunu benden senden hatta herkesten daha iyi biliyor bu çarpık ve haksız işleri yapanlar. Bu devirde gerçekten gemisini yürüten kaptan!! Bu millet uyansa da uyusa da pek bir fark olacağına inanmıyorum ben artık.. Bu denli gerek maddi güç olarak gerekse, sömürülen inanç gücü olarak kim bunlarla başa çıkabilir allahaşkına söyler misin?
    Hayatımda hiç bu kadar belâ okumamıştım.. Tek dileğim bir ilâhi gücün olduğuna inanmak.. O nedenle bir yumruk görmek istiyorum tepeye inen..

    YanıtlaSil
  2. tufan abi senden beklenir bir paylaşım,okuduklarım değil hala bunların arkasından gidenler beni üzüyor.bülent arınç diyor ya istiklal marşı her açılışta okunuyor işte bu darbe korkusundandır,kimse sesini çıkaramıyor diye : kul hakkı geçmişden ve bugünden değil gelecektende oluşmuştur.Allah ile aldatmak!ne bizim atalarımız ne şimdiki kuşak ne gelecek kuşak ne istiklal marşından ne de onun huzurundan ayakda durmaktan vazgeçecektir,rte demiş ya sap gibi ayakta duruyorlar diye :@ bu dünyada sandık,öbür dünyada aynen iki elim yakasında...

    YanıtlaSil
  3. Can dost nasılsın, seni ve sağlığını merak etmekteyim, 2 haftadır yazın da yok.
    Kafa dinliyor ve tatil yapıyorsan en güzeli.
    Ramazan ve aşırı sıcaklara aman dikkat.
    İlahi adalet er veya geç tecelli edecek, herkes Allah'a vereceği hesabı düşünse zaten bunlar olmaz diye düşünüyorum.
    Özlem dolu selam sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

    YanıtlaSil