BAŞSAVCI CİHANER, TAM CAN DAMARINA DOKUNMUŞ:
Nakşibendi Dergâhı, 12. Eylül.1980 Askeri Darbesinden sonra, Devlet yönetiminde etkin olmaya başladı ve bu etkinlik artarak günümüze kadar devam etti. Bu etkinliğin en önemli göstergesi ise,tarikatın şimdiye kadar kendi içinden iki kişiyi CUMHURBAŞKANI makamına getirebilmiş olmasıdır. Başka bir ifade ile ATATÜRK’ÜN koltuğuna şimdiye kadar, Nakşibendi Dergâhından iki kişi oturabilmiştir. Bunlar; TURGUT ÖZAL VE ABDULLAH GÜL’dür. Dergâhın diğer ünlüleri ise; Necmettin Erbakan, Korkut Özal, Recai Kutan, Kemal Unakıtan, Kadir Topbaş,Ömer Dinçer ve benzerleri. Bu dergâhın kurucusu, Şeyh Ahmet Ziyaüddin Efendidir. Onu da yetiştiren ve “KÜRT HOCA” namlı Şeyh Abdurrahman el-Harputi idi.(Soner Yalçın-Siz Kimi Kandırıyorsunuz)
Nakşibendiliğin günümüzdeki güçlü kollarından biri de MENZİL GRUBUDUR. Adıyaman-Kahta-Menzil Köyünde kurulmuştur. Kurucusunun vefatından sonra ikiye bölünmüş, bir kolu da AFYONKARAHİSAR’DA faaliyet göstermektedir. Bakanlıklarda örgütlenmede çok mesafe almıştır.
Bu dergâh’tan çok daha güçlü, ekonomik olarak 25 Milyar Dolara hükmedebilen diğer tarikat ise; “Said-i Kürdi(Nursi)hareketinden doğan “FETHULLAH GÜLEN” hareketidir.
Bu üç ekibin ve bugün yönetimde olan talebelerinin, BARZANİ ile dostlukları buradan gelmektedir. Barzani Nakşibendi Tarikatına bağlı, Sünni- Kürt’tür.
Bu üç tarikat ve sayıları çok fazla olan diğer tarikatlar, özellikle 1980 sonrasında ABD’nin, Sosyalist Bloğu güneyden çevreleme projesi olan YEŞİL KUŞAK ‘ı bölgede uygulanmaya koymasından sonra, Devlet kadrolarına sızma gayretlerini arttırarak sürdürdüler. Yukarıda ki isimlerin yönetimde oldukları zamanlarda, nasıl çalıştıklarını takdirlerinize bırakıyorum. Bir örnek vermek gerekirse, KADIN ELİ SIKMAYAN KAYMAKAMLARIN çoğu, Oğuzhan Asiltürk’ün İçişleri Bakanı olduğu dönemde devlete alınmıştır, sayıları 300 kadardır. Bunların çoğu bu gün Vali Muavini veya Vali olmuştur!
AKP tüm bunların ve Emperyalist Devletlerin desteği ile kuruldu ve iktidara getirildi. Ben bu oluşumun gelişini ve engellemek için yapılması gerekenleri zamanında anlatamadım. Aylardır da yazarak bazı kişileri ve kurumları uyarmaya çalışıyorum. Başsavcı İlhan Cihaner Bey’in başına gelenler umarım, herkesin gözünü açmıştır. Özellikle, kendi Türk Subayına “ŞÖVALYELİK” gibi kültürümüze aykırı nitelikleri yakıştıranlar! FATİH’İN, KANUNİ’NİN ve ATATÜRK’ÜN asil ve bilge duruşunun yanında, şövalyeliğin lafı olur mu?
Tehlike’nin büyüklüğünün anlaşılması için belirtmek zorunda olduğum bir konu daha var. Bu siyasi ve dini hareketlerin maddi gücü çok fazladır. Fransa Cumhurbaşkanının “ Berlusconi ve siz Dünyanın en zengin siyasetçilerinden olmuşsunuz” diye bir Devlet Adamına konuşması çok manidardır. Ayrıca çok yakında dünyada ki gizli hesaplarla ilgili kayıtlar ortaya döküldüğünde neler olacağını beraberce göreceğiz. Kutsal dinimizi, siyasi amaçları için çekinmeden kullanmaya kalkanların unuttukları şey şudur; HARAMIN ÜSTÜNE BİNA YAPILMAZ, ve BURASI ATATÜRK TÜRKİYE’SİDİR.
Şimdi gelelim Başsavcı Cihaner’e. Kendisine gelen bir ihbarı değerlendirip, Nakşibendi Tarikatına bağlı İsmail ağa Cemaatinin, Gülen ve Menzil tarikatlarının, yasa dışı faaliyetlerini, görevi gereği incelemeye kalktı, başına gelmeyen kalmadı. Sadece onun mu? Gözler o kadar karartılmış ki, MİT mensupları, Askerler, “ Ergenekoncu” diye cezaevine tıkıldılar. Doymadılar, Cemaat’ler ağızlarından salyalar akıtarak, Ordu Komutanının kellesini istedi. Yapılan hukuksuzluk, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararı ile durduruldu. Yargıtay’da ,Danıştay’da alınan kararın hukuka uygun olduğunu oy birliği ile kamuoyuna duyurdu.
Türkiye’nin Hukuk Devleti olarak kalıp kalmayacağını, AKP İktidarının tavrı belirleyecektir. AKP Hükümetini dikkatle izliyoruz.
Bir kez daha seslenmek istiyorum. Herkesin tarafını belirlemesi zamanı geçmek üzeredir. TÜSİAD-TOBB- SANAYİ ve TİCARET ODALARI-MESLEK KURULUŞLARI-SENDİKALAR lütfen tercihinizi yapın, ve sesinizi çıkarın. Cemaatlerden yana iseniz, onu da söyleyin. Laik Cumhuriyetten, Atatürk’ten, çağdaşlıktan, demokrasi’den yana iseniz konuşunuz. Bugün seslerinizi Türk Milleti olarak duymak istiyoruz.
Sağlık ve başarı dileklerimle, 18. Şubat. 2010
Rifat Serdaroğlu
Eski Sağlık ve Devlet Bakanı
rifarserdaroglu@gmail.com
rifatserdaroglu@superonline.com
Bana bu bilgileri ulaştıran, Değerli hocama sonsuz saygılarımla...
Bu dünyanın direği yok, Merhameti yüreği yok,
YanıtlaSilKılavuzun gereği yok, Yolun sonu görünüyor.
“NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE” sözünün çeşitli yerlere yazılmasını “ilkellik” sayan bir Cumhurbaşkanı ve “DEMOKRASİ BENİM İÇİN ARAÇTIR, HEDEFİME GELDİM Mİ İNERİM” diyen bir Başbakan’la dopdolu 7 yıl geçirdik. Dış Politikada geldiğimiz noktaya bakalım. Komşularımızla sıfır anlaşmazlık (ne demekse bu) dedik, kardeşimiz Azerbaycan ile aramız buz gibi. Irak’ın toprak bütünlüğü bizim için kırmızıçizgi dedik, Irak’ın üç’e bölünmesi gerektiğini, 2001 yılında “Stratejik Derinlik” isimli kitabında yazan adamı Dışişleri Bakanı yaptık. ABD- İran arasında aracı rolüne soyunduk, İran bizi refüze etti, şimdi de İran’a karşı Patriot füzesavar sistemi alıyoruz.
AB ilişkilerimizin geldiği nokta belli; Gerek Almanya Başbakanı, gerekse Fransa Cumhurbaşkanı, Türkiye’yi AB’ye almayacaklarını artık yüksek sesle ifade ediyorlar.
Kıbrıs’ta geldiğimiz yer tam bir kördüğüm. “Yes be annem” ciler ortada yok.
ABD ile ilişkiler gayet iyi. Onlar “TAK” diye emrediyor, bizimkiler “ŞAK” diye yerine getiriyor.
Ne diyordu Musa Eroğlu;
Bana ne yazdan bahardan, Bana ne kardan borandan,
Aşağıdan yukarıdan, Yolun sonu görünüyor.
Kürt Açılımı dediler, Demokratik Açılıma döndüler, Milli Birlik Açılımında karar kıldılar. Nerelerini, nasıl açacaklarını kendileri de bilmiyorlar. Fakat PKK biliyor. Hala askerimize saldırıyorlar, şehitler vermeğe devam ediyoruz. Başbakan, “Bedeli ne olursa olsun açılımı gerçekleştireceğiz” diyor, DTP’li bir milletvekili bu ülkenin Genelkurmay Başkanına ve iki parti liderine “BELA” diyebiliyor. Bu ülkenin insanının sırtından milyar dolarlar kazanan sapık fikirli biri “Türk değilim, Türklükten utanırım” diyor, sonra devletten koruma istiyor, Türklüğüyle iftihar eden Polisler bu adamı koruyor.
Ne diyordu Musa Eroğlu;
Geçtim dünya üzerinden, Ömür bir nefes derinden,
Bak feleğin çemberinden, Yolun sonu görünüyor.
Ben de aynen bana ulaştıran dosta teşekkür etmiştim bu yazıyı sevgili tufan.. Sana da ayrıca sayfanda yer verdiğin için teşekkür ediyorum benim yürekli dostum..
YanıtlaSilbir dinamit yerleştirildi
YanıtlaSilfitili ateşlendi
köprünün ayakları altına
ve bekliyoruz