19 Temmuz 2008

Sevmeli insan...


Sevdiği olmalı insanın

Eski ahşap pencereye.hayat veren çiçek gibi

Özlemeyi sevmeli

Yıldız kadar gizemli.serçenin masumluğunda ürkek

Duyguyu yaşamalı bedeni

Rüzgara inat.ateşi yakmalı dokunmadan yüreği

Gözleriyle gülmeli insan

Ne kadar hüzün varsa içinde.eriyip gitmeli

Çocuk yüreği olmalı

Yemyeşil çayırlarda şarkı söyleyip koşmalı.bağırarak

Büyüsü sarmalı sevdanın

Seni kucaklayan.o eşsiz duyguların ferahlığında

Sıkıca tutmalı ellerini

Yarınsız zamanların iki yolcusu olmalı.cesurca

Yürekleri çarpmalı aynı anda

Nefesler.dalga dalga sararken bedenleri

Aşk Korkusuzca yaşanmalı

Birbirinde erimeli tutkunun alevleri... 16.07.2008 Ank.

6 Temmuz 2008

ananı öpen Kadı ise...






Kadı, bir fırının önünden geçerken burnuna güzel bir koku gelmiş. Vitrinde, güveç içinde nar gibi kızarmış, sahibini bekleyen nefis bir ördek var. Kadı, fırıncıya "Ben bunu aldım" demiş.
Kadı’ya itiraz edilir mi? Fırıncı hemen ördeği paket yapıp vermiş.
Az sonra ördeğin sahibi gelmiş: "Hani bizim ördek?"
Fırıncı boynunu büküp "Uçtu" deyince iş kavgaya dönüşmüş. Kavga sırasında fırıncı, araya giren bir gayrimüslim müşterinin gözünü çıkarınca korkup kaçmaya başlamış… Bir duvardan atlarken, bilmeden öteki taraftaki hamile bir kadının üstüne düşmüş. Kadın, çocuğunu düşürdüğü için, kadının kocası da fırıncının peşine düşmüş.
Can havliyle kaçan fırıncının çarpıp devirdiği Yahudi bir vatandaş da kızıp peşlerine takılmış…
Sonunda duruma müdahale eden zaptiyeler hepsini yakalayarak kadı’nın karşısına çıkarmışlar.
Kadı sırayla sormuş… Ördeğin sahibi, "Bu adam ördeğimi hiç etti" diye şikáyet etmiş.
Kadı, fırıncıya sormuş: "Ne yaptın bu adamın ördeğini?"
Fırıncı "Uçtu" demiş. Kadı, kara kaplı defterini açmış:
"Ördeğin karşısında tayyar yazılı. Tayyar ’Uçar’ anlamına gelir. O halde ördeğin uçması suç değil" diyerek fırıncının beraatine karar vermiş.
Gözü çıkan gayrimüslim vatandaşa sormuş… Onun şikáyetine de kara kaplı defterden bir madde bulmuş: "Her kim, gayrimüslimin iki gözünü çıkara, o müslimin tek gözü çıkarıla…"
Davacı "Ne olacak?" diye sorunca kadı, "Şimdi" demiş, "Fırıncı senin öbür gözünü de çıkaracak, biz de onun tek gözünü çıkaracağız."
Tabii gayrimüslim şikáyetinden hemen vazgeçmiş, fırıncı bu davadan da beraat etmiş.
Çocuğunu kaybeden kadının kocasına da kadı, "Tamam" demiş, "Karını vereceksin, bu adam yerine yeni çocuk koyacak."
Böyle olunca fırıncı bu davadan da kurtulmuş. Kadı dönmüş Yahudi’ye: "Senin şikáyetin ne?"
Yahudi ellerini açmış, "Ne diyeyim kadı efendi" demiş, "Adaletinle bin yaşa sen e mi?"
Kıssadan hisse: Ananı öpen kadı ise kime şikáyet edeceksin? Bugün ülkedeki durum bu!
Rahmi turan’dan alıntıdır.

4 Temmuz 2008

Hiç mavi kanatlı kuş gördünüz'mü


Siz hiç mavi kanatlı kuş gördünüz’mü
Gök yüzünde kuyruğu sevgiyle süslenmiş
Pırıl pırıl,yıldızların arasında geceye huzur veren
Titrek ürkek ama,Pamuk yüreği kararlı
Siz hiç yazdınızmı,Mavi kanatlara sevdayı
Yanlızlığa sessizliğe,Sağır gecelere inat
Yüreğinizle çaldınızmı hiç,gönül kapısını sıkılarak
Özlemlerin hasretlerin ateşine aldırmadan
Ben yazdım be Hayat,Sana bile inat
Umutlarımı yazdım,sevdağlarımı yazdım
Yüreğimle çaldım kapısını,duydu beni açtı yüreğini
Kor ateş gibi sımsıcak yüreğine,sardı yüreğimi
Dün gece yüreğime,Mavi kanatlı bir kuş kondu
Baharlarıma çiçek gibi,Kışlarıma güneş gibi
Pamuk yüreğini koydu,yüreğimin üstüne cesurca
Duygularıma inanarak,Sevgilerime inanarak… 4.7.2008

Sevgili dostlar,umudunuzu yitirdiğinizde,çevirin yüzünüzü göklere
Mavi kanatlı kuş,sizleride bulacaktır,yüreğinize konacaktır…